Sistemimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için yasal mevzuata uygun çerezler kullanılır. Balıkesir Ticaret Platformu’yu kullanarak bu çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi için çerez politası sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Adana'ya varınca yolumu gözler acının ilk izleri
Desem ki gideyim Hatay'a varayım
Harabeler, yıkıntılar ilk Dörtyol'da karşıma dikilir
Ölümün, garipliğin soğuk nefesi İskenderun, Arsuz'da bekler beni mahzunca
Yol üzerinde Belen vardır inmeden Amik ovasına
Orada da acılar, sessiz ve çaresiz çığlıklar hükmünü sürmekte
Yaklaştıkça medeniyetler şehri Hatay'a utancından yerin dibine girmiş adımlar
Virane, darmadağın olmuş mahalleler, caddeler, sokak araları
Sanki üzerine unutulmuşluğun, vazgeçilmişliğin bombaları yağmış da
O yüzden paramparça aileler,
Yerler bir olmuş her köşesindeki evler
Samandağ, Defne Çevliği, Harbiyesi, Kırıkhan'ı
Her bir yerinde ölümlerin haykırışı yükselmekte göğe
Sükût içinde kulakları sağır etmekte
"Neredesiniz, neden bu kadar geç kaldınız?"
Ne fayda, var mı ki çığlıklarını duyan?
Geç kalınmıştı belki habersizlikten, belki de çaresizlikten
Ölü canlar yurduydu artık bu kadim kent
Enkazların altında günlerce biçare kalanları, kayıplarıyla
Tesellisi, ibretlik hayata dönüş mucizeleri içinde şükürlerini barındıran
Bağrında basacak yer kalmamıştı ve hatta isyana yakındı toprağın en kara alın yazılısı
Kadını, erkeği, çoluğu çocuğu bu kadar cana yazık değil mi?
Nasıl kıyar vicdanlara sığmayan insanoğlunun gözünü toprak doyurasıca para hırsı
"Asi" bile kan kırmızı yasa boyanmıştı,
O bile utancından yerin dibine girmişti hem de çoktan
Oradan çevirince yönü Osmaniye, Nurdağı, Gaziantep yoluna
Gözüme buzdan damlalardan bıçaklar saplanır
Geçmeden Nizip'ten, İslahiye'den tarafa
Kahramanmaraş, Elbistan, Pazarcık aman ALLAH'ım can can üstünde kalmamış,
Yerle bir olmuş gönülden haneler, etrafta sayısız cansız can parçaları
Kilis, Gaziantep, Urfa, Malatya, Diyarbakır farkı yok birbirinden
İnsan bedeniden ödün vermekten
Haneleri yerle bir etmekten
Sonra, yolum ona varır
Bir başka öksüz, bir başka yetim şehir
Hani var ya Adıyaman yolu duman
Vay vay yavrucağım...
Tam da öyle bir haldeyim işte mahcup ben Adıyaman'a varınca
Göz gözü görmez tozdan topraktan
Ev ev üstünde kalmamıştır, ömür ömürde, ömür beden üstünde
Feryat figan çığlıklar
Ağıtlar baş göz edilmekte acıdan kara gelinlerle
Toroslar'dan öte yanı
Bir birinden farksızdı
Adım başı ölüm kusan tabiatla savaştan
Evi ayakta temel tutardı
İnsanı ayaklar
Dimdik arşa yükselirdi mağrur başlar
İnsanlığı ayakta tutardı
Ar, namus, edep...
Başka türlüsüne de aklım ermez doğrusu
Dinler çoktur, vicdan ve ahlak yekten tek baki
Korkarım elimize yüzümüze bulaştırdık
O yandaki canlar can derdinde, ölümle boğuşurken
Bizler, bizler kendi derdimize düşüp, gururumuzla kirlendik
Boyun eğdik nefsimize
Ağır geldi omuzlarımıza bu yük
Hepimiz bu yüzden sınıfta kaldık.
Vesselam.
Hikayenin Adı Bir ÖMÜR'lük NEFES Olsun
Kötü alışkanlıklarım var benim.
Şimdi Nereden Başlayayım
Benim öyle uçsuz bucaksız tarlalarım olmadı
Bayram bir yolculuksa başlı başına. Yol kim, vuslat kim, yola revan olduran kim?
Şu koskoca şehir kaç yalnızlığı barındırıyor içinde
Güzel olan sadece sen misin?
Yağmurların da diyecekleri var
Şiirler hep hüzün depremleri yaşatır
Hayat bazen haylaz bir çocuk olmak
Taşınan yük ne eldedir ne omuzda ne de sırtta
Küçük bir sahil kasabası
Sen gitsen ben kalırım
Sussam yalnızlık, konuşsam yalnızlık
Hayat Hep Siyah Beyaz mıdır?
Şimdiki aklım o zamanki hayallerime hükmetseydi eğer
Bugün gözlerimi açtım sen
Kendimi bazı zaman vadesi gelmiş borç gibi hissediyorum
O kadar kolay kazanmadım ben yaralarımı
Sözün eşiğinden demişti bir gönül dostum, sözün eşiğinden. Söz, eşiği ve gönül.
Öküz öldü ortaklık bozuldu, eski çamlar bardak oldu, o köprünün altından çok sular aktı.
Pinokyo desem, 80'lerde çocuksanız bir de ilk aklınıza gelen ne olur?
Bizim çocukluğumuzda her şey siyah beyazdı.
Çocukluğumuzun mahallesi mi yoksa çocukluğumuzu sevdiren mahallemiz mi?
Her devrin çocukluğu da bir başka gençliği de
Sevgili okurlar sizlere bu defa bisiklete dair cümleler lütfu ikramda bulunacaktım ama o konuyu sonralara bıraktım. Neden derseniz eğer? Söyle ki;
Yazık çok yazık o zaman içindeki çocuğu özgür bırak
Kuzulu kapılardan geçilir bu köhne evlerin hayatlarına
Harmandalının heybetini özgerlerinde saklayanım
Ne Mutlu Türküm Diyene
En ağır yorgunluklar
Her anıyla adına yakışır bir festival
Sihiri ruhunda olan alameti mucize değil mi sizce?
Sesini duyuramadığın kalp
19 Eylül Gaziler Günü Münasebeti ve Anısına
Her şey gelir geçer dostluklar baki kalır
Kime güvenir bu naçiz gönül?
En koyusundan
Bisikletin envai çeşit seçenekleri ve yolculukları
Ömrüm adım adım tüketmekte kendini
Uzun Turlar
Kapılar diyorum
Denizden daha mavi gözler
Neredeyse Ekim ayının başından bu yana yollardayım
Kitap nasıl bir yolculuk yapar
Ne mutlu Türk'üm diyene!
İnsanlar arasında gözlere sırlı bir bağ vardır ki
Dün dinlediğim bir şiirde geçiyordu ve beni derinden etkilemişti.
Gök kubbedeki bulut tarlaları
Gök maviliklerden kalem tutuştursam eline
Gariban zamanların yokluk görmüş çocuklarıydık
Siyah Beyaz Hatırat, Anekdotlar
Sarıkamış deyince çok şeyler yazılır ve çizilir.
Nerede eksik kalmış çocukluk görsem
Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim
Çocukluk zamanlarımdan hatırlıyorum
Can Bağıyla Birbirlerine Bağlı Olanlar
Harfler tek başına yağmur damlaları gibidir bazı zaman
İnsanın hayatında çınar ağaçları vardır.
İnsan elinde olanların kıymetini bilmesi gerekir
Eski sevdalara dair ne varsa öyle yaşamalı
Çanakkale... Söze Girince
En mukaddes ay
Ömürden Nefese AŞK OLA
Sana sen de benim gözlerim gibi baksaydın
2. yıla merhaba
İyi Bayramlar
Kabus gibi, buhran içinde geçen günlerin içinden
Önce aklını başına devşir
Ben, çocukluğumun tek şahidi olduğu eski mahallemi özledim
Öncesi evlatlık, ortası babalık
Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki
Ne işe yarar eller, ellerimiz?
Eylül gelmiş diyorlar
Yıl 2013 güz aylarında başladı her şey. Ufak tefek atışmalar, sanılır ki iki ozan karşılıklı atışıyor
Okuyup, yazdığımız konuştuğumuz dil basittir aslında
Ne Mutlu Türk'üm Diyene
Farkımız İnsanlığa Adımlarımız
1997-2001 yılları arası geçen dört yıl
Yeni bir yıla merhaba dedik
Malumunuz 2023'ün son günlerinde hakemler gündemin başköşesinde
Limanda ne kadar gemi varsa hepsi de gittiler
Hepimizin bir ekmek parası telaşı var
Aşkın dini, milleti, rengi olur mu?
İnsanlığın doğduğu topraklar
Eski evlere yakışır mı fiyakalı vesikalar?
Öyle bir afet düşünün ki...
Hayatın her anının kıymetinin anlaşılma etkisi
Biraz mavilik bir tutam bulut heves eder yüreğim
Bazı zamanlar zamansızdır bazı anların ise tarifi imkansız
Çanakkale Geçilmez
Kutsalıdır her inancın kadın
Sevmek lazım yine de hayatı yoksa gerisi boş
Bayramımız bayram olsun
Kaldığı yerden başlamalı. Kaldığı yerden...
Ardında Bıraktığı Hoş Hatıralarla, Gâhi Ağlatıp, Gâhi Güldüren
Günaydın demek, sadece olağan hayatın adet yerini bulsun misali
Şimdi gitmek mi lazım kalmak mı?
Bugün günlerden pişmanlık olsun
Rüyada Yaşasak Demeyenimiz Yok Gibiydi.
Muhteşem doğa içinde harika rotalar
Bize bıraktıklarına paha biçmek zor
Sonsuz saygı, sevgi ve şükranlarımızla