Sistemimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için yasal mevzuata uygun çerezler kullanılır. Balıkesir Ticaret Platformu’yu kullanarak bu çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi için çerez politası sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Bu söz, bu yazı, bu satırlar kıymet verilmeyen, önemsenmeyen, varlığı belli belirsiz, varla yok arasında bir yerlerde nefesler tüketip, ömür tükenleri harfi tariflik etmektedir.
Ege'nin ücra bir köşesi, denize hem çok yakın, hem çok uzak çam kokulu, toprağı eşelesen parmaklarınla suları çağlayan bir dağ köyünde, yayla yolunda, göç yolunda dünyaya gözlerini açıp, hayata merhaba diyen üç çocuklu bir fakirhanenin sağ kalanları da dahil en büyüğü bir çocuğun hikayesidir bu.
Belli belirsiz hatıraları ölen kardeşiyle, hep siyah beyaz fotoğraf karesi yaşadıklarına dair hatırında kalanları. Bu arada rençber bir ananın, babanın ilk çocuğu olduğunu da eklemekte fayda var. Babası inşaat ustası, her iş gelir elinden, anası tarla tapan, ev bark çoluk çocuk koşuşturma humması arasında yitirir evladının birini, rezili üsva, garibanlık, bilmezlik, cahilliğin pençesinde.
Neyse biz şöyle devam edelim, köy hayatı belli belirsiz bir kaç mevsimlerin değişim devrişimi kadar devam eder. Daha sonra başlar babanın memuriyet hayatı ile birlikte. Bu yağız, kara kuru çocuk büyür kardeşi de onunla beraber. Kah eşek sırtında, kah keletirler arasında, tütün tarlasında yaşanıp gider çocukluğu.
Okul dönemi başlar, başarılı ilk ve ortaokul serüveni sonrası lise daha sonra askeri okul derken az biraz renklenmeye başlar, siyahla beyaz yitirir önemini. Meslek hayatı, gençlik yılları gençlik hevesi aşk müsveddeleri derken kurar yuvasını. Uzak demez, yakın demez, yaz demez, kış demez eksik etmez ata yurdu, baba ocağı, ana kucağını, vuslat eder arada bir mola verdirip, soluklandırır gurbeti. Düşünün çoluk çocuğa kavuşmuş, işi gücü atasına saygısı yerinde binlerce kilometre görünmez gözüne üç beş gün için revan olur yollara, sırf duasını alıp, ellerini öpüp, hasret gidermek için hane büyükleri ataları ile. Amma velâkin neler etse de yarandıramaz kendini, görünmez olur gözlerine. Eyvallah der kendi de ömrünün eşi, gönlünün nuru, CANNKUŞU'da...
Yıllar geçer, makus talih işte. Evlatları büyür, okullar biter, meslek sahibi, işler güçler derken bu esnada eksik etmez evladının hiç bir şeyini. Yokluk görmesin diye. Kendinden bilir, bir plastik top için türlü türlü beyaz yalanlar söylemiştir oyuncaktan yoksun bu çocuk. Hele ki gurbette bir dediğini ikiletmemiştir.
Nerede kalmıştık? İşi gücü olmuş, eli ekmek tutmuştur evladının.
Velâkin bu pembe bulutlar, mutlu mesut günler uzun sürmez. Evlatları da kendi yuvasını kurma derdine düşer. Kulak asmaz, hiç bir telkin, tavsiye, konuşmaları. Atasını, anası babasını bile karşısına almıştır evlatları. Aramalar sormaların arası günbegün seyrekleşmiştir. Bildiğin yok sayıp tavır alma, anlamsız soğukluklar sebep, acabayla başlayan sorunun akıbeti.
Anlayacağınız evladın gözünde de yok bir kıymet, sonu hüsran.
Makus talih işte, kadersiz ömürler, en nihayetinde köroğlu ayvaz misali ne varsa eşler, kadınıyla erinden var fayda bir de birkaç hatır bilen kadim dost. Sonuçta düğün dernek de var ölüm de, tabutu hatır bilip taşıyacak, mutlu günlerde de bir başına komuyacak birileri lâzım doğru değil mi?
Bizim gibiler, atadan yana da ana kuzusundan yana da gariban kalanlar, küçükken ana babaların sözü geçer verirdi hükmümüzü, ana baba olunca da evlatlar, söz hakkımız yok gibi sanki böyle bir hayat işte bizimkisi.
Ne diyelim hayat kısa, kuşlar uçuyor, mavi denizi dalgasına aşık
Sevmek lazım yine de hayatı yoksa gerisi boş...
Aşk ola
Hikayenin Adı Bir ÖMÜR'lük NEFES Olsun
Kötü alışkanlıklarım var benim.
Şimdi Nereden Başlayayım
Benim öyle uçsuz bucaksız tarlalarım olmadı
Bayram bir yolculuksa başlı başına. Yol kim, vuslat kim, yola revan olduran kim?
Şu koskoca şehir kaç yalnızlığı barındırıyor içinde
Güzel olan sadece sen misin?
Yağmurların da diyecekleri var
Şiirler hep hüzün depremleri yaşatır
Hayat bazen haylaz bir çocuk olmak
Taşınan yük ne eldedir ne omuzda ne de sırtta
Küçük bir sahil kasabası
Sen gitsen ben kalırım
Sussam yalnızlık, konuşsam yalnızlık
Hayat Hep Siyah Beyaz mıdır?
Şimdiki aklım o zamanki hayallerime hükmetseydi eğer
Bugün gözlerimi açtım sen
Kendimi bazı zaman vadesi gelmiş borç gibi hissediyorum
O kadar kolay kazanmadım ben yaralarımı
Sözün eşiğinden demişti bir gönül dostum, sözün eşiğinden. Söz, eşiği ve gönül.
Öküz öldü ortaklık bozuldu, eski çamlar bardak oldu, o köprünün altından çok sular aktı.
Pinokyo desem, 80'lerde çocuksanız bir de ilk aklınıza gelen ne olur?
Bizim çocukluğumuzda her şey siyah beyazdı.
Çocukluğumuzun mahallesi mi yoksa çocukluğumuzu sevdiren mahallemiz mi?
Her devrin çocukluğu da bir başka gençliği de
Sevgili okurlar sizlere bu defa bisiklete dair cümleler lütfu ikramda bulunacaktım ama o konuyu sonralara bıraktım. Neden derseniz eğer? Söyle ki;
Yazık çok yazık o zaman içindeki çocuğu özgür bırak
Kuzulu kapılardan geçilir bu köhne evlerin hayatlarına
Harmandalının heybetini özgerlerinde saklayanım
Ne Mutlu Türküm Diyene
En ağır yorgunluklar
Her anıyla adına yakışır bir festival
Sihiri ruhunda olan alameti mucize değil mi sizce?
Sesini duyuramadığın kalp
19 Eylül Gaziler Günü Münasebeti ve Anısına
Her şey gelir geçer dostluklar baki kalır
Kime güvenir bu naçiz gönül?
En koyusundan
Bisikletin envai çeşit seçenekleri ve yolculukları
Ömrüm adım adım tüketmekte kendini
Uzun Turlar
Kapılar diyorum
Denizden daha mavi gözler
Neredeyse Ekim ayının başından bu yana yollardayım
Kitap nasıl bir yolculuk yapar
Ne mutlu Türk'üm diyene!
İnsanlar arasında gözlere sırlı bir bağ vardır ki
Dün dinlediğim bir şiirde geçiyordu ve beni derinden etkilemişti.
Gök kubbedeki bulut tarlaları
Gök maviliklerden kalem tutuştursam eline
Gariban zamanların yokluk görmüş çocuklarıydık
Siyah Beyaz Hatırat, Anekdotlar
Sarıkamış deyince çok şeyler yazılır ve çizilir.
Nerede eksik kalmış çocukluk görsem
Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim
Çocukluk zamanlarımdan hatırlıyorum
Can Bağıyla Birbirlerine Bağlı Olanlar
Harfler tek başına yağmur damlaları gibidir bazı zaman
İnsanın hayatında çınar ağaçları vardır.
İnsan elinde olanların kıymetini bilmesi gerekir
Eski sevdalara dair ne varsa öyle yaşamalı
Bundan sonra zor geçerim Toroslar'dan öte yana
Çanakkale... Söze Girince
En mukaddes ay
Ömürden Nefese AŞK OLA
Sana sen de benim gözlerim gibi baksaydın
2. yıla merhaba
İyi Bayramlar
Kabus gibi, buhran içinde geçen günlerin içinden
Önce aklını başına devşir
Ben, çocukluğumun tek şahidi olduğu eski mahallemi özledim
Öncesi evlatlık, ortası babalık
Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki
Ne işe yarar eller, ellerimiz?
Eylül gelmiş diyorlar
Yıl 2013 güz aylarında başladı her şey. Ufak tefek atışmalar, sanılır ki iki ozan karşılıklı atışıyor
Okuyup, yazdığımız konuştuğumuz dil basittir aslında
Ne Mutlu Türk'üm Diyene
Farkımız İnsanlığa Adımlarımız
1997-2001 yılları arası geçen dört yıl
Yeni bir yıla merhaba dedik
Malumunuz 2023'ün son günlerinde hakemler gündemin başköşesinde
Limanda ne kadar gemi varsa hepsi de gittiler
Hepimizin bir ekmek parası telaşı var
Aşkın dini, milleti, rengi olur mu?
İnsanlığın doğduğu topraklar
Eski evlere yakışır mı fiyakalı vesikalar?
Öyle bir afet düşünün ki...
Hayatın her anının kıymetinin anlaşılma etkisi
Biraz mavilik bir tutam bulut heves eder yüreğim
Bazı zamanlar zamansızdır bazı anların ise tarifi imkansız
Çanakkale Geçilmez
Kutsalıdır her inancın kadın
Bayramımız bayram olsun
Kaldığı yerden başlamalı. Kaldığı yerden...
Ardında Bıraktığı Hoş Hatıralarla, Gâhi Ağlatıp, Gâhi Güldüren
Günaydın demek, sadece olağan hayatın adet yerini bulsun misali
Şimdi gitmek mi lazım kalmak mı?
Bugün günlerden pişmanlık olsun
Rüyada Yaşasak Demeyenimiz Yok Gibiydi.
Muhteşem doğa içinde harika rotalar
Bize bıraktıklarına paha biçmek zor
Sonsuz saygı, sevgi ve şükranlarımızla