Sistemimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için yasal mevzuata uygun çerezler kullanılır. Balıkesir Ticaret Platformu’yu kullanarak bu çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi için çerez politası sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Ne işe yarar eller, ellerimiz?
Konuşurlar mı, konuşsalar neler anlatırlardı acaba diye düşünmeden edemiyorum. Böyle düşünen bir ben miydim yoksa bana benzeyen başkaları da var mıydı?
Acaba, acabalar, uzun uzun bırakılan soluklar üst üste konan üç nokta gibi. Sonra suskunluklar, nutku tutulmalar sanki koca bir soru işareti gibi.
Ama asla bir noktası yoktur bu hayatta ellerin, ellerimizin ta ki... Kader son noktayı koyana kadar.
Aslında konuşur eller, çok şeyler anlatırlar biliyor musunuz?
Ama biz bilmeyiz, anlamayız, görmeyiz ve hatta görmezden geliriz de kendimize bile itiraf edemeyiz.
Eller... Ellerimiz
Kalbimizin sözcüsü, dilrubasıdır ellerimiz. Şiddette, öfkeye, kine kör dilsiz olsun yeter ki gerisi kalp ve ellerin bileceği iş.
Nasıl mı konuşur ellerimiz?
Heyecana yenik düşeriz onların eli ayağına dolanır, ayâlarına ter basar, zangır zangır titrerler.
Korkarız, bazen de hüzün basar yüreğimize buz keser, hissizleşir, canları yok deseniz yeridir, tutamaz olurlar birbirlerini bile.
Severiz, içimizde ürkek bir kuş uçuşur durur sanki incitmen sıkıca tutar sevdiceğimizin ellini onu güvende olduğunu hissettirip avuç içlerimizde görünmez bir yol ona sevgimizi ulaştırır, yüreğinde hissettiririz kalbimizin ona olan lisanını.
Öfkelenip, üzülünce sıkılır, boğulur gibi olur kalbiniz biz de sıkarız ellerimizi, dişlerimizi bir birine geçirir gibi. Sükûnete erene kadar öyle kalakalır, içimizden ağır ağır 10 a kadar sayarız. On deyince geçer ruhun mengene hali, kendiliğinden çözülür metezoru kilidi ellerimizin.
Yüreğimizin feryadı vedalar, elvedalara da çığırtkanlık eder ellerimiz. Göğe kalkar elimiz sallanır bir sağa bir sola. Sanki gidenin yolundaki kötülükler, kem gözleri temizler, yollarını açar gibi.
Bir de şöyle anlatalım ellerimizin muradını...
*
Şöyle seninle el ele bir fotoğrafımız olmasın mı?
Olmasın mı, ellere inat birbirlerine yürekten bağlı ellerimiz ve ikimizin yan yana bir vesikası?
Dedim ama baktım maviye
Gerçekten de eksiği varmış anılarımızın
Seninle şöyle el ele, göz göze bir fotoğraf parçası
Anımsıyorum da kalbim bu kadar üşümezmiş
Seninle el ele yürüdüğümüz o günler
Seninle göz göze olduğumuz gecelerde
Mutluluğu çıkan her yolun başı
Meğer sırrı bir birlerine sıkı sıkıya sarılan ellerimizdeymiş
Hadi o zaman, ne duruyoruz?
Uzamadı mı sence de ellerimizin birbirlerine olan hasreti?
Bırakalım işi gücü,
Küslüğü dargınlığı uzak seferlere salalım da...
Vuslatına erdirelim ellerimizi
Tarih bugüne yazsın bu a'nı
Yeniden başlasın el ele kol kola zamanlarımız
Bizim de olsun, bizim de olsun
İkimizin el ele, göz göze meşk içinde vesikalı bir hali.
Aşk ola
Hikayenin Adı Bir ÖMÜR'lük NEFES Olsun
Kötü alışkanlıklarım var benim.
Şimdi Nereden Başlayayım
Benim öyle uçsuz bucaksız tarlalarım olmadı
Bayram bir yolculuksa başlı başına. Yol kim, vuslat kim, yola revan olduran kim?
Şu koskoca şehir kaç yalnızlığı barındırıyor içinde
Güzel olan sadece sen misin?
Yağmurların da diyecekleri var
Şiirler hep hüzün depremleri yaşatır
Hayat bazen haylaz bir çocuk olmak
Taşınan yük ne eldedir ne omuzda ne de sırtta
Küçük bir sahil kasabası
Sen gitsen ben kalırım
Sussam yalnızlık, konuşsam yalnızlık
Hayat Hep Siyah Beyaz mıdır?
Şimdiki aklım o zamanki hayallerime hükmetseydi eğer
Bugün gözlerimi açtım sen
Kendimi bazı zaman vadesi gelmiş borç gibi hissediyorum
O kadar kolay kazanmadım ben yaralarımı
Sözün eşiğinden demişti bir gönül dostum, sözün eşiğinden. Söz, eşiği ve gönül.
Öküz öldü ortaklık bozuldu, eski çamlar bardak oldu, o köprünün altından çok sular aktı.
Pinokyo desem, 80'lerde çocuksanız bir de ilk aklınıza gelen ne olur?
Bizim çocukluğumuzda her şey siyah beyazdı.
Çocukluğumuzun mahallesi mi yoksa çocukluğumuzu sevdiren mahallemiz mi?
Her devrin çocukluğu da bir başka gençliği de
Sevgili okurlar sizlere bu defa bisiklete dair cümleler lütfu ikramda bulunacaktım ama o konuyu sonralara bıraktım. Neden derseniz eğer? Söyle ki;
Yazık çok yazık o zaman içindeki çocuğu özgür bırak
Kuzulu kapılardan geçilir bu köhne evlerin hayatlarına
Harmandalının heybetini özgerlerinde saklayanım
Ne Mutlu Türküm Diyene
En ağır yorgunluklar
Her anıyla adına yakışır bir festival
Sihiri ruhunda olan alameti mucize değil mi sizce?
Sesini duyuramadığın kalp
19 Eylül Gaziler Günü Münasebeti ve Anısına
Her şey gelir geçer dostluklar baki kalır
Kime güvenir bu naçiz gönül?
En koyusundan
Bisikletin envai çeşit seçenekleri ve yolculukları
Ömrüm adım adım tüketmekte kendini
Uzun Turlar
Kapılar diyorum
Denizden daha mavi gözler
Neredeyse Ekim ayının başından bu yana yollardayım
Kitap nasıl bir yolculuk yapar
Ne mutlu Türk'üm diyene!
İnsanlar arasında gözlere sırlı bir bağ vardır ki
Dün dinlediğim bir şiirde geçiyordu ve beni derinden etkilemişti.
Gök kubbedeki bulut tarlaları
Gök maviliklerden kalem tutuştursam eline
Gariban zamanların yokluk görmüş çocuklarıydık
Siyah Beyaz Hatırat, Anekdotlar
Sarıkamış deyince çok şeyler yazılır ve çizilir.
Nerede eksik kalmış çocukluk görsem
Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim
Çocukluk zamanlarımdan hatırlıyorum
Can Bağıyla Birbirlerine Bağlı Olanlar
Harfler tek başına yağmur damlaları gibidir bazı zaman
İnsanın hayatında çınar ağaçları vardır.
İnsan elinde olanların kıymetini bilmesi gerekir
Eski sevdalara dair ne varsa öyle yaşamalı
Bundan sonra zor geçerim Toroslar'dan öte yana
Çanakkale... Söze Girince
En mukaddes ay
Ömürden Nefese AŞK OLA
Sana sen de benim gözlerim gibi baksaydın
2. yıla merhaba
İyi Bayramlar
Kabus gibi, buhran içinde geçen günlerin içinden
Önce aklını başına devşir
Ben, çocukluğumun tek şahidi olduğu eski mahallemi özledim
Öncesi evlatlık, ortası babalık
Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki
Eylül gelmiş diyorlar
Yıl 2013 güz aylarında başladı her şey. Ufak tefek atışmalar, sanılır ki iki ozan karşılıklı atışıyor
Okuyup, yazdığımız konuştuğumuz dil basittir aslında
Ne Mutlu Türk'üm Diyene
Farkımız İnsanlığa Adımlarımız
1997-2001 yılları arası geçen dört yıl
Yeni bir yıla merhaba dedik
Malumunuz 2023'ün son günlerinde hakemler gündemin başköşesinde
Limanda ne kadar gemi varsa hepsi de gittiler
Hepimizin bir ekmek parası telaşı var
Aşkın dini, milleti, rengi olur mu?
İnsanlığın doğduğu topraklar
Eski evlere yakışır mı fiyakalı vesikalar?
Öyle bir afet düşünün ki...
Hayatın her anının kıymetinin anlaşılma etkisi
Biraz mavilik bir tutam bulut heves eder yüreğim
Bazı zamanlar zamansızdır bazı anların ise tarifi imkansız
Çanakkale Geçilmez
Kutsalıdır her inancın kadın
Sevmek lazım yine de hayatı yoksa gerisi boş
Bayramımız bayram olsun
Kaldığı yerden başlamalı. Kaldığı yerden...
Ardında Bıraktığı Hoş Hatıralarla, Gâhi Ağlatıp, Gâhi Güldüren
Günaydın demek, sadece olağan hayatın adet yerini bulsun misali
Şimdi gitmek mi lazım kalmak mı?
Bugün günlerden pişmanlık olsun
Rüyada Yaşasak Demeyenimiz Yok Gibiydi.
Muhteşem doğa içinde harika rotalar
Bize bıraktıklarına paha biçmek zor
Sonsuz saygı, sevgi ve şükranlarımızla
Her gün, her saat, her saniye ve her anımız, gizemli yolculuklara, yeni serüven, yaşam kavgası içinde yeni hayat maceralarına gebedir.
Kırk Sekizin Yediverenleri
Yeni Bir Yıl
Fotoğraf Erbabı Kıymetli Dost Erdinç Özal