Sistemimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için yasal mevzuata uygun çerezler kullanılır. Balıkesir Ticaret Platformu’yu kullanarak bu çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi için çerez politası sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Orada sanki kendimi görürüm
Nerede yamalı bir hayal görsem
Birden içimde bulurum kendimi
Arıyorum şimdi,
Mahalle maçı yaptığımız tütün tarlalarını
Bisikletten düştüğümde silinmez hatırasını bırakan yaralarımı bile özlüyorum
Biraz daha geriye doğru sarsak hikâyeyi
Uykuların en tatlı vaktinde
Yarı uyur yarı uyanık bir halde yollarda bulurduk kendimizi
Çıkın sepeti boyumuza yakın
Bir ucundan ben, bir ucundan kardeşim tutardı
Gözlerimde açıkla kapalı arasında bir aralık
Tütün tarlasına giderdik
Koca bir yaz geçer
O tütünün her evresine tanıklık ederdik
Toprakla ilk buluşması fidan, çocukluk hali
Zamanla serpilirdi gençliğe ilk adımları
Yaz kavurdukça güneşin sıcağıyla
Tütün de serpilir, gelişir, yaşlılığına yaklaşırdı
Yazın son demleri
Sonbaharın habercisi Eylül kapıya yakın
O zamanlarda ömrünü tamamlardı bu senelik tütün
Dipten en tepeye kırılır, uçlanırdı tütün yaprakları
Sonra da keletirlere istiflenirdi
Bir sanatkârın elinden çıkan sanat eseri gibi
Amele omzunda, traktör ve hatta merkep sırtında devam ederdi yolculuğu
Hasadı edilen tütün yaprakları
Emekçinin, çiftçinin otağı neredeyse oraya yıkılırdı keletir denkleri
Kadın amelelerin dedikoduları
Çay kaşıklarının şıngırtıları arasında
Tütün iğnesine saplanırdı her tütün yaprağı tek tek
Sırıkçısı özeldir,
İtina ister şişlerdeki yapraklar boy boy sırığında ipe dizilmeliydi
Sonra da sergiye, orda kurumayı beklerlerdi çiyden korunarak
Kuruyan diziler istif istif üstüne yığılırdı
Ege'nin altını tütüne ayrılmış müstesna çardak altında
Biraz güneşten, biraz da ayazdan, nemden uzakta
Öylece balyalanmayı beklerdi
Sonra da beğenicisi, eksperinin alıp götüreceği günü
Bu arada biz çocuklar ne mi yapardık?
Tütün tarlasında oyunlar, oyuncaklar saymakla bitmezdi
Keletirden çadırlar ve hatta binekler
Tırmanma duvarı meyve ağaçları
Aklına ne gelirse;
Payam, dut, yemiş, erik, şeftali, elma ağaçları
Biz yemedik desek ağzımız, yüzümüz yakayı ele verir, bizi satışa getirirlerdi
Saklambacın sığınağı arımlar
Aklı çıkardı analarımızın
Arada bir ünlerlerdi
Yılan, çiyan sokar korkusundan uzak tutarlardı çalılık diplerinden
"Cavırın çocuğu gözümüzün önünde oynuseniz ya" diye azarlarlardı
Düşünebiliyor musunuz?
O günler bile burnumda tüter oldu
Çocukluk eksik gedik,
Gençlik desen ondan geri kalmazdı
Oyuncak desen var demeye şahit ister
Böyle büyüdük ve bugünlere geldi bizim nesil
Ne zaman eski bir mahallesinden geçsem memleketimin
Ne zaman eski bir ev parçası karşıma çıksa
Ayranı silkinmiş, bacası yarım, kiremitleri sayılı
Ne zaman ovasına, yaylasına baksam
Ne zaman okuduğum okulun birinin önünden geçsem
Çocukluğum gelir gözümün önüne
Çığlıkları kulaklarımda yankılanır büyümeyen çocukluk hallerimin
Nerede üstü başı eski,
Ağlaması taşkın, gülmesi yoksun bir çocuk görsem,
Eksik kalmış çocukluğumu görürüm gözlerinde
Nerede uzaklara dalmış birine denk gelsem
Çocukluğumda kurduğum hayallerim gelir
Bugünlere sağ çıkanı, çıkamayanı olan tozpembe düşlerim gelir aklıma.
Aşk ola.
Hikayenin Adı Bir ÖMÜR'lük NEFES Olsun
Kötü alışkanlıklarım var benim.
Şimdi Nereden Başlayayım
Benim öyle uçsuz bucaksız tarlalarım olmadı
Bayram bir yolculuksa başlı başına. Yol kim, vuslat kim, yola revan olduran kim?
Şu koskoca şehir kaç yalnızlığı barındırıyor içinde
Güzel olan sadece sen misin?
Yağmurların da diyecekleri var
Şiirler hep hüzün depremleri yaşatır
Hayat bazen haylaz bir çocuk olmak
Taşınan yük ne eldedir ne omuzda ne de sırtta
Küçük bir sahil kasabası
Sen gitsen ben kalırım
Sussam yalnızlık, konuşsam yalnızlık
Hayat Hep Siyah Beyaz mıdır?
Şimdiki aklım o zamanki hayallerime hükmetseydi eğer
Bugün gözlerimi açtım sen
Kendimi bazı zaman vadesi gelmiş borç gibi hissediyorum
O kadar kolay kazanmadım ben yaralarımı
Sözün eşiğinden demişti bir gönül dostum, sözün eşiğinden. Söz, eşiği ve gönül.
Öküz öldü ortaklık bozuldu, eski çamlar bardak oldu, o köprünün altından çok sular aktı.
Pinokyo desem, 80'lerde çocuksanız bir de ilk aklınıza gelen ne olur?
Bizim çocukluğumuzda her şey siyah beyazdı.
Çocukluğumuzun mahallesi mi yoksa çocukluğumuzu sevdiren mahallemiz mi?
Her devrin çocukluğu da bir başka gençliği de
Sevgili okurlar sizlere bu defa bisiklete dair cümleler lütfu ikramda bulunacaktım ama o konuyu sonralara bıraktım. Neden derseniz eğer? Söyle ki;
Yazık çok yazık o zaman içindeki çocuğu özgür bırak
Kuzulu kapılardan geçilir bu köhne evlerin hayatlarına
Harmandalının heybetini özgerlerinde saklayanım
Ne Mutlu Türküm Diyene
En ağır yorgunluklar
Her anıyla adına yakışır bir festival
Sihiri ruhunda olan alameti mucize değil mi sizce?
Sesini duyuramadığın kalp
19 Eylül Gaziler Günü Münasebeti ve Anısına
Her şey gelir geçer dostluklar baki kalır
Kime güvenir bu naçiz gönül?
En koyusundan
Bisikletin envai çeşit seçenekleri ve yolculukları
Ömrüm adım adım tüketmekte kendini
Uzun Turlar
Kapılar diyorum
Denizden daha mavi gözler
Neredeyse Ekim ayının başından bu yana yollardayım
Kitap nasıl bir yolculuk yapar
Ne mutlu Türk'üm diyene!
İnsanlar arasında gözlere sırlı bir bağ vardır ki
Dün dinlediğim bir şiirde geçiyordu ve beni derinden etkilemişti.
Gök kubbedeki bulut tarlaları
Gök maviliklerden kalem tutuştursam eline
Gariban zamanların yokluk görmüş çocuklarıydık
Siyah Beyaz Hatırat, Anekdotlar
Sarıkamış deyince çok şeyler yazılır ve çizilir.
Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim
Çocukluk zamanlarımdan hatırlıyorum
Can Bağıyla Birbirlerine Bağlı Olanlar
Harfler tek başına yağmur damlaları gibidir bazı zaman
İnsanın hayatında çınar ağaçları vardır.
İnsan elinde olanların kıymetini bilmesi gerekir
Eski sevdalara dair ne varsa öyle yaşamalı
Bundan sonra zor geçerim Toroslar'dan öte yana
Çanakkale... Söze Girince
En mukaddes ay
Ömürden Nefese AŞK OLA
Sana sen de benim gözlerim gibi baksaydın
2. yıla merhaba
İyi Bayramlar
Kabus gibi, buhran içinde geçen günlerin içinden
Önce aklını başına devşir
Ben, çocukluğumun tek şahidi olduğu eski mahallemi özledim
Öncesi evlatlık, ortası babalık
Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki
Ne işe yarar eller, ellerimiz?
Eylül gelmiş diyorlar
Yıl 2013 güz aylarında başladı her şey. Ufak tefek atışmalar, sanılır ki iki ozan karşılıklı atışıyor
Okuyup, yazdığımız konuştuğumuz dil basittir aslında
Ne Mutlu Türk'üm Diyene
Farkımız İnsanlığa Adımlarımız
1997-2001 yılları arası geçen dört yıl
Yeni bir yıla merhaba dedik
Malumunuz 2023'ün son günlerinde hakemler gündemin başköşesinde
Limanda ne kadar gemi varsa hepsi de gittiler
Hepimizin bir ekmek parası telaşı var
Aşkın dini, milleti, rengi olur mu?
İnsanlığın doğduğu topraklar
Eski evlere yakışır mı fiyakalı vesikalar?
Öyle bir afet düşünün ki...
Hayatın her anının kıymetinin anlaşılma etkisi
Biraz mavilik bir tutam bulut heves eder yüreğim
Bazı zamanlar zamansızdır bazı anların ise tarifi imkansız
Çanakkale Geçilmez
Kutsalıdır her inancın kadın
Sevmek lazım yine de hayatı yoksa gerisi boş
Bayramımız bayram olsun
Kaldığı yerden başlamalı. Kaldığı yerden...
Ardında Bıraktığı Hoş Hatıralarla, Gâhi Ağlatıp, Gâhi Güldüren
Günaydın demek, sadece olağan hayatın adet yerini bulsun misali
Şimdi gitmek mi lazım kalmak mı?
Bugün günlerden pişmanlık olsun
Rüyada Yaşasak Demeyenimiz Yok Gibiydi.
Muhteşem doğa içinde harika rotalar
Bize bıraktıklarına paha biçmek zor
Sonsuz saygı, sevgi ve şükranlarımızla