Sistemimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için yasal mevzuata uygun çerezler kullanılır. Balıkesir Ticaret Platformu’yu kullanarak bu çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi için çerez politası sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Sanıyorum ve umarım yanılmıyorumdur; hepimiz büyüklerimizin biz sizin yaşlardayken; biz çocukken, bizim gençliğimizde diye başlayan her cümlesinden kızıp, bozulduğumuz olmuştur. Ama gerçekten de öyle. Bizim çocukluğumuz da bir başkaydı, gençliğimiz de. Hayata 70'lerin başında adım atan herkes o sıkıntılı yıllarda çocuk olmanın zorluklarını ve o zorluklarına rağmen güzel ve doğal yanlarını elbette ki hatırlar. Hele bir de orta halli bir ailenin çocuğuysan kardeşlerinle paylaştıkların o kadar çoktur ki say say bitmez.
Oyunların, oyuncakların, katığın, kıyafetlerin vesaire vesaire. Yeri gelir babandan harçlıkta isteyemezsin. Yeni bir ayakkabıyı bırakın onları naylon bir topu bile istemek gücüne giderdi. Zor yıllardı o zamanlar. Oyunları bile garibandı; seksek gibi, yedi kiremit gibi, haşatı çıkmış naylon bir topla sokak ortasında mahalle maçı gibi... Anlamadık çocukluktan gençliğe nasıl geçiverdik? Ne kadar çocuk kaldık, ne çabuk büyüdük de genç oluverdik?
O kadar yokluk içinde sinema günlerimiz, ailece çay bahçesi faslımız eksik olmazdı. Baban orta direk bir memur ise bırakın kendinize ait bir odayı tahtadan bir divanda geçen gecelerin sabahına uyanırsınız. Ve o divandan arta kalan parçalardan yapılma adına sehpa deyin ya da küçük çalışma masası yani ne derseniz deyin iç kısmı kitaplık üstü çalışma masasıdır. Kiralık evlerde geçen hayatınızda evinizin bahçesindeki ağaçtan meyve almak bile haramdır. Annenize göre mal sahibinden müsaade alınmalıdır. Böyle büyüdük biz ilk önce hakkın olmayan bir şeyi el sürmemeyi öğretti anamız babamız bize. Analarımız yazın tütün tarlasında, kışın kâh küçük yerel imalathanede kâh dağlarda ormana yeni bireyler katmanın, onu bakıp büyütmenin bedeli amele başının layık gördüğü ücretle çorbada bir parça olsun tuz olmaya çalışarak geçirdiler ömürlerinin en güzel zamanını. Bizler gelince çocuk mu yoksa genç miyiz bilemeden en azından okul harçlığımızı çıkaralım ya da yarınlar belli olmaz hiç olmazsa bir mesleğimiz olsun diye arkadaşlarımız deniz kıyılarında eğelenirken lokantalarda, çay bahçelerinde kâh garsonluk kâh komilik kâh da aşçı yamaklığı yaparken uykumuzun en tatlı yerinde uyandırılıp tütün tarlasına aileye yardıma götürülürdük. Ya yorulduğundan haberleri yoktu. Ya da mecburlardı. Bir yevmiye eksik öder para da çocuklarımıza kalır diye. Yine de 8'0lerin çocuğu 90'ların ise genci olmak başka güzeldi. Yaşamayan bilmez masal gelir şimdiki nesile. İnsanın gözlerinden bir iki damla yaş gelir o günleri hatırlayınca. Şimdi ise garip bir tebessüm biraz can yakan, biraz da hasretle.
01.02.2015 Konya
Hikayenin Adı Bir ÖMÜR'lük NEFES Olsun
Kötü alışkanlıklarım var benim.
Şimdi Nereden Başlayayım
Benim öyle uçsuz bucaksız tarlalarım olmadı
Bayram bir yolculuksa başlı başına. Yol kim, vuslat kim, yola revan olduran kim?
Şu koskoca şehir kaç yalnızlığı barındırıyor içinde
Güzel olan sadece sen misin?
Yağmurların da diyecekleri var
Şiirler hep hüzün depremleri yaşatır
Hayat bazen haylaz bir çocuk olmak
Taşınan yük ne eldedir ne omuzda ne de sırtta
Küçük bir sahil kasabası
Sen gitsen ben kalırım
Sussam yalnızlık, konuşsam yalnızlık
Hayat Hep Siyah Beyaz mıdır?
Şimdiki aklım o zamanki hayallerime hükmetseydi eğer
Bugün gözlerimi açtım sen
Kendimi bazı zaman vadesi gelmiş borç gibi hissediyorum
O kadar kolay kazanmadım ben yaralarımı
Sözün eşiğinden demişti bir gönül dostum, sözün eşiğinden. Söz, eşiği ve gönül.
Öküz öldü ortaklık bozuldu, eski çamlar bardak oldu, o köprünün altından çok sular aktı.
Pinokyo desem, 80'lerde çocuksanız bir de ilk aklınıza gelen ne olur?
Bizim çocukluğumuzda her şey siyah beyazdı.
Çocukluğumuzun mahallesi mi yoksa çocukluğumuzu sevdiren mahallemiz mi?
Sevgili okurlar sizlere bu defa bisiklete dair cümleler lütfu ikramda bulunacaktım ama o konuyu sonralara bıraktım. Neden derseniz eğer? Söyle ki;
Yazık çok yazık o zaman içindeki çocuğu özgür bırak
Kuzulu kapılardan geçilir bu köhne evlerin hayatlarına
Harmandalının heybetini özgerlerinde saklayanım
Ne Mutlu Türküm Diyene
En ağır yorgunluklar
Her anıyla adına yakışır bir festival
Sihiri ruhunda olan alameti mucize değil mi sizce?
Sesini duyuramadığın kalp
19 Eylül Gaziler Günü Münasebeti ve Anısına
Her şey gelir geçer dostluklar baki kalır
Kime güvenir bu naçiz gönül?
En koyusundan
Bisikletin envai çeşit seçenekleri ve yolculukları
Ömrüm adım adım tüketmekte kendini
Uzun Turlar
Kapılar diyorum
Denizden daha mavi gözler
Neredeyse Ekim ayının başından bu yana yollardayım
Kitap nasıl bir yolculuk yapar
Ne mutlu Türk'üm diyene!
İnsanlar arasında gözlere sırlı bir bağ vardır ki
Dün dinlediğim bir şiirde geçiyordu ve beni derinden etkilemişti.
Gök kubbedeki bulut tarlaları
Gök maviliklerden kalem tutuştursam eline
Gariban zamanların yokluk görmüş çocuklarıydık
Siyah Beyaz Hatırat, Anekdotlar
Sarıkamış deyince çok şeyler yazılır ve çizilir.
Nerede eksik kalmış çocukluk görsem
Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim
Çocukluk zamanlarımdan hatırlıyorum
Can Bağıyla Birbirlerine Bağlı Olanlar
Harfler tek başına yağmur damlaları gibidir bazı zaman
İnsanın hayatında çınar ağaçları vardır.
İnsan elinde olanların kıymetini bilmesi gerekir
Eski sevdalara dair ne varsa öyle yaşamalı
Bundan sonra zor geçerim Toroslar'dan öte yana
Çanakkale... Söze Girince
En mukaddes ay
Ömürden Nefese AŞK OLA
Sana sen de benim gözlerim gibi baksaydın
2. yıla merhaba
İyi Bayramlar
Kabus gibi, buhran içinde geçen günlerin içinden
Önce aklını başına devşir
Ben, çocukluğumun tek şahidi olduğu eski mahallemi özledim
Öncesi evlatlık, ortası babalık
Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki
Ne işe yarar eller, ellerimiz?
Eylül gelmiş diyorlar
Yıl 2013 güz aylarında başladı her şey. Ufak tefek atışmalar, sanılır ki iki ozan karşılıklı atışıyor
Okuyup, yazdığımız konuştuğumuz dil basittir aslında
Ne Mutlu Türk'üm Diyene
Farkımız İnsanlığa Adımlarımız
1997-2001 yılları arası geçen dört yıl
Yeni bir yıla merhaba dedik
Malumunuz 2023'ün son günlerinde hakemler gündemin başköşesinde
Limanda ne kadar gemi varsa hepsi de gittiler
Hepimizin bir ekmek parası telaşı var
Aşkın dini, milleti, rengi olur mu?
İnsanlığın doğduğu topraklar
Eski evlere yakışır mı fiyakalı vesikalar?
Öyle bir afet düşünün ki...
Hayatın her anının kıymetinin anlaşılma etkisi
Biraz mavilik bir tutam bulut heves eder yüreğim
Bazı zamanlar zamansızdır bazı anların ise tarifi imkansız
Çanakkale Geçilmez
Kutsalıdır her inancın kadın
Sevmek lazım yine de hayatı yoksa gerisi boş
Bayramımız bayram olsun
Kaldığı yerden başlamalı. Kaldığı yerden...
Ardında Bıraktığı Hoş Hatıralarla, Gâhi Ağlatıp, Gâhi Güldüren
Günaydın demek, sadece olağan hayatın adet yerini bulsun misali
Şimdi gitmek mi lazım kalmak mı?
Bugün günlerden pişmanlık olsun
Rüyada Yaşasak Demeyenimiz Yok Gibiydi.
Muhteşem doğa içinde harika rotalar
Bize bıraktıklarına paha biçmek zor
Sonsuz saygı, sevgi ve şükranlarımızla