Sistemimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için yasal mevzuata uygun çerezler kullanılır. Balıkesir Ticaret Platformu’yu kullanarak bu çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi için çerez politası sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Yolculuklarınızda her zaman özel araç ya da toplu ulaşım, otobüs, tren, uçak vs. mi tercih edesiniz?
Ya maceralı, seyir zevki bol, yolun her anını sindire sindire yapılan yolculuklar?
Hiç denediniz mi, ya da niyetlendiniz mi?
Her yolculuk kendi rüyasında yaşar, kendi hikâyesini kendi ruhunda barındırır ve kendi şarkısını söyler. Yeri gelir şen şakrak, yeri gelir hüzünleri bile titreten ezgi taşır melodisinde ve mısralarında.
Niyet Konya'dan 4 Ekim sabahı pedallayarak sırasıyla Hüyük, Şakikarağaç, Eğirdir, Isparta, Burdur, Seydikemer, Fethiye, Dalaman ve Ortaca'da dost için bir kaç günlük moladan sonra İzmir'de turu bitirmek üzere devam edecektik.
Bilindiği üzere bazen planlar yerine kaderin sürprizleri size yol gösteriyor.
Neyse devam edelim. Otobüsle Konya'dan Ortaca, orada gönül dostlarının en kıymetlilerinden Yalnız bayrak Şenol Varsak abimle kısa, az ve öz ve bir o kadar kıymetli güzel anlar mazide kalacak anı sandukasında hak ettiği en özel yeri aldığından şüphe yok (bu kısmı daha önce de bahsettiğim için kısa bir bilgilendirme özeti geçiyorum).
Arayan soran dostlarla görüşüp yolculuğumuz Melih Kanbek (Qırımlı) kardeşimle Ortaca'dan başladı. İlk yağmur misafirledi bizi sonra Köyceğiz de Şahin Atar dostumuz. İkinci gün Köyceğiz'den başladı, Gökova'da uzun zamandır görülmeyen dost ziyareti ve sonra Akyaka'ya varınca Kadınazmağı'nda tekne turu yapmadan olur mu, olmaz tabi ki. Gökova koyu, Akyaka sahili, Kadınazmağı ve onları sırtlayan Sakartepe ve yeşilin her tonunda o yüce dağlar. Yolculuğumuzun en zorlu parkuru bizi bekliyordu. Akyaka'dan Kuyucak köyüne 9 km lik 0 dan 770 rakıma yağmur damlaları eşliğinde 2.5 saatte çıkabildik. Varınca ata mezarlarına ziyaret, sonra aile büyükleri ile iki güzel geçirdikten sonra istikamet Bağyaka Köyü ama dağ yollarından yine bol rampalı ama bol keyifli. Zaten bizim oralarda düz yer araki bulasın ya iner ya çıkarsın. Baba ocağına vakitlice vardık. Orada da iki güzel gün. Yenilen içilen her şey doğal ama asıl olan paylaşılan bir dahası olmayacak anlar. Arkadaşımın bisikletindeki sorun ve benim kırılan ayakçık değişimi zaruretiyle Muğla üzerinden Milas'a gitme kararı aldık. Muğla'da da dostlarla güzel ve özel anlardan sonra 13 Ekim sabahı tekerler Milas için dönmeye başladı. Yatağan'a kadar gayet hızlı geldik. Yatağan'da bir akrabamın çalıştığı araç bakım servis yerinde bisikletlerimize 10 bin bakımlarını yaptırdık, şaka şaka bir kahveye azımsanmayacak hatır sığdırıp yola devam ettik. Termik santralden sonra yine tırmanışlar, yine tırmanışlar. Akşam 5 buçuğa doğru Milas'a vardık, bisikletlerimizi abimin dükkânına bıraktıktan sonra yol arkadaşımla birlikte bisikletin vefalı dostlarından Ayhan Akın'ı ziyaret etmek için Bodrum'a geç de olsa vardık. Bir muhabbet bir muhabbet ve sabah ben düğün için Milas'a döndüm, Melih kaldı o da ertesi gün geldi yanıma. Düğün dedim değil mi? Bu yolculuğun duraklarından biri de yeğenimin düğünüydü. Düğünler ve cenazeler görülüp görüşülmeyen hısım akrabalarla buluşma yeridir her zaman. Yine sarılınıp, gülünüp, ağlaşıldı. Düğün sonrası sabah Milas'tan teker Söke için döner. Ayakta hiç hesapta olmayan yürürken ayak kayması sonucu dizdeki küçük soruna ve son 30 km'sindeki bol rüzgâra rağmen Bafa Gölü manzarası eşliğinde Söke girişinde çadır atmak zorunda kaldık.
Bu butik turumuzun son rotası Söke Selçuk etabı için pedallar sabahın erken saatlerinde dönmeye başlar. Güzergâhımız Kuşadası üzerinden Selçuk. Dünkü 18 km ve bugünkü 64 km. lik sürüşün tamamı rüzgârın karşımıza ördüğü duvar eşliğinde devam etti. En nihayetinde rüzgârın sersem ettiği yolculuk akşam saat 5 sularında bisikletçilerin uğrak yeri Batıdaki ışık Mavi Oba'da Adnan Barım abinin otağında son buldu. Hoş sohbet ikramdı derken vakit ayrılığa ermiştir artık. Bu maceralı, hoş ve eğlenceli yolculuğumuzu nihayetlendirmek için İZBAN ile oğlumun evine geldik. Hasret giderdik, güldük, eğlendik. En kıymetli şey insanın evladının sevdiği şeyleri yapması, ona sarılması, kokusunu ruhunun derin maviliklerine doğru çekmesi. Ve artık vedalar makamındayız, oğlumu ardımda mutlu ve kendini emine alan haliyle bırakarak, dün Melih bu gün ben eve dönüş yolculuğuna başladık. O yuvasına kavuştu, inşallah ben de akşama evimde ve gönlümün yuvasındayım inşallah.
Bu bisikletli yolculuğumuzda her şeyi yaşadık. Festival, mevlit, cenaze, düğün, yağmuru, rüzgârı ne ararsanız vardı. Zaten hayatın kendisi sürprizlere gebe değil mi?
Yolculuklar zor olabilir, yorucu olabilir yola çıktığın yoldaşınla sorun olmazsa hiç bir şeyin önemi yoktur.
Bu hayatta her şey bizim için.
Bisikletli uzun turlar, bisikletli yolculuklar geride unutulmaz anılar bırakarak son bulur, bir dahaki maceralı yolculuk başlayana dek.
Yüklendiğiniz yük gönülde değilse, ömrünüzü yormuyorsa emin olun bitmeyecek yol yoktur.
(DİP NOT: 12 gün süren yolculukta
4319 mt. Tırmanış, 390 km'lik yol kat edilmiştir.)
Vesselam.
Hikayenin Adı Bir ÖMÜR'lük NEFES Olsun
Kötü alışkanlıklarım var benim.
Şimdi Nereden Başlayayım
Benim öyle uçsuz bucaksız tarlalarım olmadı
Bayram bir yolculuksa başlı başına. Yol kim, vuslat kim, yola revan olduran kim?
Şu koskoca şehir kaç yalnızlığı barındırıyor içinde
Güzel olan sadece sen misin?
Yağmurların da diyecekleri var
Şiirler hep hüzün depremleri yaşatır
Hayat bazen haylaz bir çocuk olmak
Taşınan yük ne eldedir ne omuzda ne de sırtta
Küçük bir sahil kasabası
Sen gitsen ben kalırım
Sussam yalnızlık, konuşsam yalnızlık
Hayat Hep Siyah Beyaz mıdır?
Şimdiki aklım o zamanki hayallerime hükmetseydi eğer
Bugün gözlerimi açtım sen
Kendimi bazı zaman vadesi gelmiş borç gibi hissediyorum
O kadar kolay kazanmadım ben yaralarımı
Sözün eşiğinden demişti bir gönül dostum, sözün eşiğinden. Söz, eşiği ve gönül.
Öküz öldü ortaklık bozuldu, eski çamlar bardak oldu, o köprünün altından çok sular aktı.
Pinokyo desem, 80'lerde çocuksanız bir de ilk aklınıza gelen ne olur?
Bizim çocukluğumuzda her şey siyah beyazdı.
Çocukluğumuzun mahallesi mi yoksa çocukluğumuzu sevdiren mahallemiz mi?
Her devrin çocukluğu da bir başka gençliği de
Sevgili okurlar sizlere bu defa bisiklete dair cümleler lütfu ikramda bulunacaktım ama o konuyu sonralara bıraktım. Neden derseniz eğer? Söyle ki;
Yazık çok yazık o zaman içindeki çocuğu özgür bırak
Kuzulu kapılardan geçilir bu köhne evlerin hayatlarına
Harmandalının heybetini özgerlerinde saklayanım
Ne Mutlu Türküm Diyene
En ağır yorgunluklar
Her anıyla adına yakışır bir festival
Sihiri ruhunda olan alameti mucize değil mi sizce?
Sesini duyuramadığın kalp
19 Eylül Gaziler Günü Münasebeti ve Anısına
Her şey gelir geçer dostluklar baki kalır
Kime güvenir bu naçiz gönül?
En koyusundan
Bisikletin envai çeşit seçenekleri ve yolculukları
Ömrüm adım adım tüketmekte kendini
Kapılar diyorum
Denizden daha mavi gözler
Neredeyse Ekim ayının başından bu yana yollardayım
Kitap nasıl bir yolculuk yapar
Ne mutlu Türk'üm diyene!
İnsanlar arasında gözlere sırlı bir bağ vardır ki
Dün dinlediğim bir şiirde geçiyordu ve beni derinden etkilemişti.
Gök kubbedeki bulut tarlaları
Gök maviliklerden kalem tutuştursam eline
Gariban zamanların yokluk görmüş çocuklarıydık
Siyah Beyaz Hatırat, Anekdotlar
Sarıkamış deyince çok şeyler yazılır ve çizilir.
Nerede eksik kalmış çocukluk görsem
Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim
Çocukluk zamanlarımdan hatırlıyorum
Can Bağıyla Birbirlerine Bağlı Olanlar
Harfler tek başına yağmur damlaları gibidir bazı zaman
İnsanın hayatında çınar ağaçları vardır.
İnsan elinde olanların kıymetini bilmesi gerekir
Eski sevdalara dair ne varsa öyle yaşamalı
Bundan sonra zor geçerim Toroslar'dan öte yana
Çanakkale... Söze Girince
En mukaddes ay
Ömürden Nefese AŞK OLA
Sana sen de benim gözlerim gibi baksaydın
2. yıla merhaba
İyi Bayramlar
Kabus gibi, buhran içinde geçen günlerin içinden
Önce aklını başına devşir
Ben, çocukluğumun tek şahidi olduğu eski mahallemi özledim
Öncesi evlatlık, ortası babalık
Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki
Ne işe yarar eller, ellerimiz?
Eylül gelmiş diyorlar
Yıl 2013 güz aylarında başladı her şey. Ufak tefek atışmalar, sanılır ki iki ozan karşılıklı atışıyor
Okuyup, yazdığımız konuştuğumuz dil basittir aslında
Ne Mutlu Türk'üm Diyene
Farkımız İnsanlığa Adımlarımız
1997-2001 yılları arası geçen dört yıl
Yeni bir yıla merhaba dedik
Malumunuz 2023'ün son günlerinde hakemler gündemin başköşesinde
Limanda ne kadar gemi varsa hepsi de gittiler
Hepimizin bir ekmek parası telaşı var
Aşkın dini, milleti, rengi olur mu?
İnsanlığın doğduğu topraklar
Eski evlere yakışır mı fiyakalı vesikalar?
Öyle bir afet düşünün ki...
Hayatın her anının kıymetinin anlaşılma etkisi
Biraz mavilik bir tutam bulut heves eder yüreğim
Bazı zamanlar zamansızdır bazı anların ise tarifi imkansız
Çanakkale Geçilmez
Kutsalıdır her inancın kadın
Sevmek lazım yine de hayatı yoksa gerisi boş
Bayramımız bayram olsun
Kaldığı yerden başlamalı. Kaldığı yerden...
Ardında Bıraktığı Hoş Hatıralarla, Gâhi Ağlatıp, Gâhi Güldüren
Günaydın demek, sadece olağan hayatın adet yerini bulsun misali
Şimdi gitmek mi lazım kalmak mı?
Bugün günlerden pişmanlık olsun
Rüyada Yaşasak Demeyenimiz Yok Gibiydi.
Muhteşem doğa içinde harika rotalar
Bize bıraktıklarına paha biçmek zor
Sonsuz saygı, sevgi ve şükranlarımızla