Sistemimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için yasal mevzuata uygun çerezler kullanılır. Balıkesir Ticaret Platformu’yu kullanarak bu çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi için çerez politası sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Bu seferki söz ve noktalama işaretlerinin koyu sohbetinin mevzusu gayesi ve içlerindeki çekişmelerine mazhar olanı kitaplar, yazanları, okuyanları ve üçünü bir amaç uğruna buluşturan fuarlar olacak.
Dilerseniz ilk önce kitap nasıl bir yolculuk yapar, bu yolculuk boyunca başından ne maceralar, ne cenderelerin içinden geçer onları serelim gözler önüne.
Kitaplar başlı başına kendi soyağacında sayısız kollara bölünür. Ders kitabı, ek kaynak, ansiklopedi, sözlük, araştırma yazıları, otobiyografiler, hikâye, roman ve eksik kalmadıysa şiir kitapları diye sayabiliriz. İnanın her birinin yolculuğu bir birinden acımasız ve meşakkatli. Çok büyük bir birikim, harcanan onca zaman, uykusuz geceler, oturulan yerde sabahlamalar. Okunan kitaplar, anılar, makaleler, beklenilen ilhamlar ve bunun yanında sen yapamazsınlar, yazınca ne olacaklar, deli olmalısınlar ve daha bir sürü engel ve hakir görülmeler.
Sabredip, yılmayıp azmedenler bu yolculuğu sağ salim bitirirler. Bunların yanında yayınevlerinin sizin sabrınızı sınamaları.
Ve kitap dünyaya gözlerini açar, yazan için büyük bir heyecan ve duygu sarmalı, okuyucu için içine dalınacak yeni bir lebi derya. Yayınevi için ise... Neyse işin o yüzüne hiç girmeyelim. Değinmeden geçersem haksızlık olur diye düşünüyorum. En azından sizi ve kitabınızı tanıtmak adına fuarlara götürürler.
Kitap fuarları; kitap, yazar ve okuyucu üçlemini en mantıksal doğruda buluşmayı gayeler.
Başarı oranına gelince...
Yer konumu, mekân seçimi, zaman tercihi, ulaşılabilirlikler gözden geçirilince, artıları, eksileri denklenince sonuç ortaya çıkar, sineye çekilme durumuna göre geçerliliği ve doğruluk yüzdesi kendine hak ettiği yeri bulur. Sormamız gereken konular var.
Kitap okuyor muyuz, ne kadar okuyoruz? En mühimi okuyan nesilleri oluşturacak toplumlar olsun isteniyor mu?
Buna cevabı da siz kıymetli okurlara bırakıyorum.
Kitapların, hele bir de çok tanınmış olmayan, daha yeni yetme, bu işte çaylak bir yazarsanız işiniz çok zor. Çok çabalamanız gerekecektir. Bunun yanında ülkemizdeki ekonomik şartları da göz önüne alırsak, gelenlerin öncelikli gayesi çocuklarının eğitim dokümanı ihtiyaçlarını tedarik etmek, onlardan sıra gelirse kendilerine kitap seçmek ve sonrasında almak. Öncelikle etiketi yüksek yazar (bir zaman sonra ne yazdığı da önemini yitiriyor.)sonra hikâye ve roman sıra gelirse şiir.
Sonuç olarak kitap fuarlarından herkes yarı memnun yarı namemnun bir şekilde evine döner. Bunlardan ziyade sivil toplum kuruluşları vardır ki, hem yazarlar, hem okurlar, hem tanıtım derdine düşerler hem de satma çabasında bulurlar kendilerini. Ama her nerede olurlarsa olsunlar dertleri, gayeleri yektir, okurla buluşup hasbıhal etmek, kitaplarını değil sanki evlatlarını vitrine çıkarırlar, bunların yanında başka ilden gelen yazarlara ev sahipliği yaparlar güleryüzleri, samimi ve candan edaları, tavırlarıyla Yazan, yazılan, satan, alan bütün hayallerini yeni fuarlara emanet ederek evin yolunu tutarlar. Her şeye rağmen yüzde tebessümü eksik etmeyerek...
Ama her şeye rağmen her kitap fuarı yazan ve kitap için yeni bir yurt edinmek ve yeni dostluklar kazanmış olmak demektir. Ve bence en mukaddes kazanım budur.
Vesselam.
Hikayenin Adı Bir ÖMÜR'lük NEFES Olsun
Kötü alışkanlıklarım var benim.
Şimdi Nereden Başlayayım
Benim öyle uçsuz bucaksız tarlalarım olmadı
Bayram bir yolculuksa başlı başına. Yol kim, vuslat kim, yola revan olduran kim?
Şu koskoca şehir kaç yalnızlığı barındırıyor içinde
Güzel olan sadece sen misin?
Yağmurların da diyecekleri var
Şiirler hep hüzün depremleri yaşatır
Hayat bazen haylaz bir çocuk olmak
Taşınan yük ne eldedir ne omuzda ne de sırtta
Küçük bir sahil kasabası
Sen gitsen ben kalırım
Sussam yalnızlık, konuşsam yalnızlık
Hayat Hep Siyah Beyaz mıdır?
Şimdiki aklım o zamanki hayallerime hükmetseydi eğer
Bugün gözlerimi açtım sen
Kendimi bazı zaman vadesi gelmiş borç gibi hissediyorum
O kadar kolay kazanmadım ben yaralarımı
Sözün eşiğinden demişti bir gönül dostum, sözün eşiğinden. Söz, eşiği ve gönül.
Öküz öldü ortaklık bozuldu, eski çamlar bardak oldu, o köprünün altından çok sular aktı.
Pinokyo desem, 80'lerde çocuksanız bir de ilk aklınıza gelen ne olur?
Bizim çocukluğumuzda her şey siyah beyazdı.
Çocukluğumuzun mahallesi mi yoksa çocukluğumuzu sevdiren mahallemiz mi?
Her devrin çocukluğu da bir başka gençliği de
Sevgili okurlar sizlere bu defa bisiklete dair cümleler lütfu ikramda bulunacaktım ama o konuyu sonralara bıraktım. Neden derseniz eğer? Söyle ki;
Yazık çok yazık o zaman içindeki çocuğu özgür bırak
Kuzulu kapılardan geçilir bu köhne evlerin hayatlarına
Harmandalının heybetini özgerlerinde saklayanım
Ne Mutlu Türküm Diyene
En ağır yorgunluklar
Her anıyla adına yakışır bir festival
Sihiri ruhunda olan alameti mucize değil mi sizce?
Sesini duyuramadığın kalp
19 Eylül Gaziler Günü Münasebeti ve Anısına
Her şey gelir geçer dostluklar baki kalır
Kime güvenir bu naçiz gönül?
En koyusundan
Bisikletin envai çeşit seçenekleri ve yolculukları
Ömrüm adım adım tüketmekte kendini
Uzun Turlar
Kapılar diyorum
Denizden daha mavi gözler
Neredeyse Ekim ayının başından bu yana yollardayım
Ne mutlu Türk'üm diyene!
İnsanlar arasında gözlere sırlı bir bağ vardır ki
Dün dinlediğim bir şiirde geçiyordu ve beni derinden etkilemişti.
Gök kubbedeki bulut tarlaları
Gök maviliklerden kalem tutuştursam eline
Gariban zamanların yokluk görmüş çocuklarıydık
Siyah Beyaz Hatırat, Anekdotlar
Sarıkamış deyince çok şeyler yazılır ve çizilir.
Nerede eksik kalmış çocukluk görsem
Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim
Çocukluk zamanlarımdan hatırlıyorum
Can Bağıyla Birbirlerine Bağlı Olanlar
Harfler tek başına yağmur damlaları gibidir bazı zaman
İnsanın hayatında çınar ağaçları vardır.
İnsan elinde olanların kıymetini bilmesi gerekir
Eski sevdalara dair ne varsa öyle yaşamalı
Bundan sonra zor geçerim Toroslar'dan öte yana
Çanakkale... Söze Girince
En mukaddes ay
Ömürden Nefese AŞK OLA
Sana sen de benim gözlerim gibi baksaydın
2. yıla merhaba
İyi Bayramlar
Kabus gibi, buhran içinde geçen günlerin içinden
Önce aklını başına devşir
Ben, çocukluğumun tek şahidi olduğu eski mahallemi özledim
Öncesi evlatlık, ortası babalık
Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki
Ne işe yarar eller, ellerimiz?
Eylül gelmiş diyorlar
Yıl 2013 güz aylarında başladı her şey. Ufak tefek atışmalar, sanılır ki iki ozan karşılıklı atışıyor
Okuyup, yazdığımız konuştuğumuz dil basittir aslında
Ne Mutlu Türk'üm Diyene
Farkımız İnsanlığa Adımlarımız
1997-2001 yılları arası geçen dört yıl
Yeni bir yıla merhaba dedik
Malumunuz 2023'ün son günlerinde hakemler gündemin başköşesinde
Limanda ne kadar gemi varsa hepsi de gittiler
Hepimizin bir ekmek parası telaşı var
Aşkın dini, milleti, rengi olur mu?
İnsanlığın doğduğu topraklar
Eski evlere yakışır mı fiyakalı vesikalar?
Öyle bir afet düşünün ki...
Hayatın her anının kıymetinin anlaşılma etkisi
Biraz mavilik bir tutam bulut heves eder yüreğim
Bazı zamanlar zamansızdır bazı anların ise tarifi imkansız
Çanakkale Geçilmez
Kutsalıdır her inancın kadın
Sevmek lazım yine de hayatı yoksa gerisi boş
Bayramımız bayram olsun
Kaldığı yerden başlamalı. Kaldığı yerden...
Ardında Bıraktığı Hoş Hatıralarla, Gâhi Ağlatıp, Gâhi Güldüren
Günaydın demek, sadece olağan hayatın adet yerini bulsun misali
Şimdi gitmek mi lazım kalmak mı?
Bugün günlerden pişmanlık olsun
Rüyada Yaşasak Demeyenimiz Yok Gibiydi.
Muhteşem doğa içinde harika rotalar
Bize bıraktıklarına paha biçmek zor
Sonsuz saygı, sevgi ve şükranlarımızla