BALIKESİR KENDİ KADERİNİ YAZABİLİR Mİ?

Türkiye'nin batısında, iki denize birden kıyısı olan, dağlarıyla, ovalarıyla, termaliyle, zeytiniyle, sütüyle, deniziyle tam bir potansiyele sahip şehir: Balıkesir.

Ama sadece potansiyel yetmiyor.  Bir şehir, potansiyelini gerçekleştirecek iradeyi, vizyonu, birlik ruhunu ve yerelden başlayan bir kalkınma anlayışını yakalayamazsa, tabelada “büyükşehir” yazar ama gerçekte orta büyüklükte bir kasaba gibi kalır.

Peki, Balıkesir nasıl gelişir, nasıl değişir, nasıl kendi kendini geliştirir?

Gelişim önce niyetle başlar. Balıkesir'in hem merkezinde hem ilçelerinde, kısa vadeli seçim hesaplarından uzak, uzun vadeli şehir planlaması yapan yerel yöneticilere ihtiyacı var.

Yolları yama ile değil, akılla ve mühendislikle düzeltecek, altyapıyı görünmez bir kahraman gibi önceleyen, ulaşımı kolaylaştıran, yeşil alanı artıran, belediyeciliği halkla birlikte yapan bir yaklaşım…

Üniversitesi, sanayicisi, çiftçisi, öğretmeni, esnafı ile birlikte

Bu şehirde yaşayan herkesin bilgisi ve görüşüyle yönetilen bir Balıkesir, ancak bu şekilde gelişir, değişir ve kabuğunu kırar. Yerel meclislerde sadece siyasiler değil; halkın her kesiminden temsilciler olmalı. Balıkesir, Balıkesirliyi dinleyerek gelişir.

Bu şehir kuzularıyla, inekleriyle, sütüyle, zeytiniyle anılırken,, artık bu değerleri katma değerli ürüne dönüştüren, kooperatiflerle büyüyen, dijital tarım uygulamalarına geçen, genç çiftçiyi köye döndüren bir sistemi de bünyesinde kurmalı.

Tarım reformu önce Balıkesir'de başlamalı.

Cunda'yı, Ayvalık'ı, Avşa'yı sadece yazın değil; ilkbaharda, sonbaharda, hatta kışın bile cazip hale getiren tematik turizm projeleri olmalı. Kültür rotaları, gastronomi festivalleri, doğa yürüyüşleri, termal turizm, tarih turları geliştirilmeli daha cazip hale getirilmeli.

Balıkesir'i ziyaret etmek için 12 ayrı sebep yaratılmalı. Yılın 12 ayı turizm odaklı olmalı.

Bir şehir, gençlerini ya tutar ya kaybeder. Balıkesir Üniversitesi bir laboratuvar değilse; bir üretim, fikir ve girişim merkezine dönüşmediyse; gençler mezun olur olmaz İzmir'e, İstanbul'a göç eder.

Oysa gençliğe yatırım, sadece eğitimle değil, sosyal hayatla, kültürle, istihdamla olur. Balıkesir'de bir genç “Ben burada da hayal kurabilirim” demeli.

Balıkesir denince akla ilk ne geliyor

Zeytin mi, höşmerim mi, kuzu eti mi? Peki bu değerleri ulusal ve uluslararası birer markaya dönüştürebildik mi? Cevap koca bir “hayır”. Markalaşma, sadece tabela değil; kalite, ambalaj, pazarlama ve sürdürülebilirliktir. Balıkesir, kendine özgü değerleriyle “bilinir” hale gelmeli.

Bir şehir, konserlerle, tiyatrolarla, şiir akşamlarıyla, festivallerle, sokak performanslarıyla yaşar. Balıkesir'de kültür-sanat sadece birkaç günde kalmamalı; bu şehir, sanatçıların nefes aldığı, genç yeteneklerin sahne bulduğu bir kültür merkezi haline gelmeli.

Balıkesir, Türkiye'nin kıyıda köşede kalmış bir şehri değil; tam ortasında parlayan bir yıldızı olabilir. Ama bunun için “biz ne güzel yerde yaşıyoruz” demekten fazlası gerekir. Balıkesir'i seven herkes, bu şehri geliştirmek için taşın altına elini koymalı. Çünkü bir şehrin kaderi, orada yaşayanların cesaretiyle yazılır.