Sistemimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için yasal mevzuata uygun çerezler kullanılır. Balıkesir Ticaret Platformu’yu kullanarak bu çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi için çerez politası sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Topun yuvarlanışı, tribünlerin uğultusu, 90 dakika süren heyecan…
Bir gol atıldığında sokakların ayağa kalkması, milli marş çalarken gözlerimizin dolması…
Bu sevgi yalandan değil. Bu sevgi, damarlarımızda dolaşan bir tutku.
Ama işin garip tarafı şu ki;
Futbolu bu kadar seven bir milletiz, ama bu oyundan en çok üzüntü duyan da yine biziz.
Her turnuvaya umutla başlıyoruz.
Ama sonra ne oluyor?
Hayal kırıklığı, mağlubiyet, erken veda, ve ardından gelen klasik cümleler:
“Bu kadar da olmaz!”, “Yine mi aynı senaryo?”, “Futbol bizde bitmiş.”
Yıl 1975… Siyah beyaz televizyonun başında, nefesimizi tutarak milli takımımızın maçlarını izlerdik. Skor tabelası maç sonunda 5-0'ı, 6-0'ı gösterdiğinde içimiz yanar, ama yine de umut beslerdik. “Bir gün biz de yeneceğiz” derdik. Bir gün biz de sahada kafa tutan, dünyaya korku salan bir futbol ülkesi olacağız diye umutla ve sabırla beklerdik.
Bugün yıl 2025. Renkli ekranlar, dev stadyumlar, milyon Euro lük transferler, sosyal medyada parlayan yıldızlar… Ama skor tabelası hâlâ aynı: 6-0, 5-1, 3-1…
Peki, ne değişti?
Aslında çok şey değişti, ama değişmeyen tek şey, zihniyetimiz.
Futbolda yıllar geçti, ama altyapılar hâlâ bir formaliten öteye geçemedi. Mahalle aralarında top koşturan yetenekli çocuklar ya bir halı sahada kayboldu, ya da ‘torpilin yok' denilerek kapıdan çevrildi. Sistem, düzen, liyakat olmayınca; her yetenek ya körelip gitti ya da yanlış ellerde heba oldu. Sokakta top oynayan çocuğun; hayalini süslediği formayı, sahada hakkıyla terleten bir yapıya dönüştüremedik.
Futbolcu fabrikası olamadık, çünkü eğitimi ciddiye almadık.
Çocukları sporla büyütmek yerine, test kitaplarıyla boğduk. Oynayan değil ezberleyen bir nesil yetiştirdik. Futbolda da, bilimde de, sanatta da bu yüzden geride kaldık.
Bir diğer sorun da şu: Sistem üretmiyoruz, günü kurtarıyoruz.
Milli takımda teknik direktör değiştirerek sorun çözeceğimizi sandık. Her turnuva sonrası “Yeniden yapılanıyoruz” dedik ama neyi, nasıl yapacağımızı hiç netleştirmedik.
Yabancı futbolcularla lige “güzellik” kattık ama yerli oyuncularımıza özgüven veremedik. Oysa futbolda asıl zafer, skor tabelasında değil, bir ülkenin spor kültüründe yazılır.
Şimdi 50 yıl geriye dönüp baktığımda, yıllar geçmiş ama değişen hiç bir şey olmamış aynı kalan skorlarla karşı karşıyayım.
Demek ki mesele zaman değil, bir ülkenin spor anlayışıymış.
Şunu da unutmayalım:
Futbol sadece 90 dakikalık bir oyun değil; bir milletin disiplini, kararlılığı, sabrı ve vizyonudur.
Ve ne acıdır ki, biz bu sınavda yarım asırdır sınıfta kalıyoruz.
Belli ki ülke olarak futbolu sevmekten vazgeçmeyeceğiz. Ama artık sadece kalbimizle değil, aklımızla da sevmeyi öğrenmeliyiz.
Yoksa, yine en çok seven biz ve yine en çok üzülen biz olmaya devam ederiz.
Balıkesir, sporla hem gençliğini diri tutabilir hem de Türkiye'ye örnek bir şehir haline gelebilir.
Bayram Sabahları
Yılın en anlamlı günlerinden biridir Babalar Günü
Süreklilik Arz Eden, Derin Bir Süreç
Tarım, Hayvancılık, Çiftçi
İKLİM KANUNLARI MI, ÖZGÜRLÜĞÜN KAYIP NOKTASI MI?
Fifa Dünya Kulüpler Kupası maçlarını izlemek
Balıkesir’in Kaybolan Neşesi
Kalbin Konuştuğu Dil
Boksun Estetikle Dansı
Balıkesir nasıl gelişir, nasıl değişir, nasıl kendi kendini geliştirir?
YERİN SESSİZ İSYANI
BALIKESİR SOFRASI
Bazı zaferler sadece cephede kazanılmaz
Yıl 1919
12 Eylül’ün yıl dönümüne ithafen
Zamanın ayak izleri, her birimizin kalbinde başka başka şekillerde belirir.
Sonsuzluğu hayal eden bir kalp, geçici olanla kendini kandırmamalı
ÖNGÖRÜSEL KODLAMA VE ALGISAL TAMAMLAMA
İnsanlık tükenmeyecektir
Bir Ömrün Sessiz Hırsızlarına Dair
İnsanın hayatında bir dönem gelir
SADECE BİR ÜLKENİN DEĞİL, BİR İNSANLIĞIN YASI
Bir bardak çay içimlikmiş bir ömür meğer…
Bugün 24 Kasım
Her şehirde bazı insanlar vardır