Çerezler Hakkında Bilgilendirme

Sistemimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için yasal mevzuata uygun çerezler kullanılır. Balıkesir Ticaret Platformu’yu kullanarak bu çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi için çerez politası sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Tamam
20 Ağustos 2025, Çarşamba
Anasayfa Künye ve İletişim

Arama

YUMRUKLARIN ZARAFETİ

Boksun Estetikle Dansı

Hayatımda izlediğim ilk boks maçı… Muhammed Ali ile Joe Frazier'in o efsane karşılaşmasıydı. Henüz sekiz yaşlarındaydım. Çocuktum… Ama o gün o maçı heyecanla izlediğimi hatırlıyorum.

Maç sabaha karşı, saat beş gibi yayınlandı. Evimizin salonunda, siyah-beyaz televizyonun önünde babam, abim ve ben… O tarihi mücadeleyi merak, heyecan ve hayranlıkla izledik.

İşte o maç, belki de abimle benim Balıkesir'in duayen boksörleri olmamıza giden yolun ilk başlangıcıydı.

Kuşkusuz bize boks sporunu sevdiren Muhammed Ali oldu. Kendisini rahmetle anıyorum. Şimdi yıllar sonra düşünüyorum da… O tarihi maçı canlı izleyen kaç kişi kaldı kim bilir? Kaç kişi, tarihin en büyük boks gecelerinden birine tanıklık etme şansını yaşadı? Bugün bunu fark etmek, yüreğimde şanslı olduğum duygusu uyandırıyor.                               

Bu ilk maçtan sonra Muhammed Ali'nin hiç bir maçını kaçırmadan aynı heyecan ve zevkle izlemeye devam ettik. Aradan çok zaman geçmeden önce abim boksa başladı sonrada ben.

Gençliğimde severek boks sporu yapıyordum ama böyle zor bir sporla uğraştığım için takdir, beğeni ya da en azından destek beklerken, çevremdeki insanların mobbingine, yani sözlü zorbalığına uğruyordum. Ne zaman boks yaptığımı söylesem, arkadaşlarım alay eder gibi “Yapacak başka spor bulamadın mı?”, “Boks da spor mu?”, “Boks sporsa savaşlar olimpiyattır” gibi sözlerle karşılık veriyorlardı. Spora teşvik edeceklerine beni neredeyse spordan soğutmaya çalışıyorlardı.

Üstelik sadece arkadaşlarım değil… Öğretmenlerim, annem ve babam da aynı şekilde yaklaşıyordu. Annem işi biraz daha ileri götürüp “Yapma oğlum bu sporu” diye sürekli benden bu sporu bırakmamı istiyordu. Biliyorum, anne yüreği ile bana kıyamıyordu. Ben ise o tecrübesiz halimle çevremdeki insanlara bu sporu anlatmaya, savunmaya, sevdirmeye çalışıyordum.

Sadece salonda antrenman yapmakla kalmıyor, boş zamanlarımda boksla ilgili kitaplar okuyup kendimi geliştirmeye çalışıyordum. “Boks spor değil” diyenlere karşı elimden geldiğince boksun ne olduğunu, felsefesini anlatmaya çalışıyordum. Boksun bir kavga değil, bir spor olduğunu anlatmaya çabalıyordum.

Zamanla boks sporuna bakış açısı değişti tabi ki, ama o zamanlar bu önyargıları kırmak çok zordu. Oysa ben boks sporu sayesinde birçok arkadaş edindim, birçok yer gezdim ve bir sürü anı biriktirdim. Şimdi bu spora bir vefa borcu olarak, boksun ne olduğunu bilgim ve tecrübemle anlatmak istiyorum. O zaman hadi buyurun Benim kalemimden boks sporu nedir anlatayım;

Bazı insanlar dans ederken güzelleşir. Hele ki İspanyol kadınlarının eteklerini savura savura döndüğü o tutkulu danslar… İçinde hem bir zarafet hem de dayanıklılık vardır. Seyreden büyülenir; çünkü orada sadece ritim değil, ruh vardır. Aynı şey, erkekler için boks sporunda geçerlidir. Evet, ilk bakışta boks, sertliğin, gücün ve mücadelenin sporudur. Ancak derinine indiğinizde orada da bir dans, bir denge, bir zarafet ve hatta güzellik gizlidir.

Çünkü boks sadece yumruk atmak değildir; zamanlamadır, sabırdır, stratejidir. Tıpkı bir dans gibi rakibin hareketini sezmek, ona karşılık vermek, durmak, ileri atılmaktır… Her adımı düşünülmüş bir koreografidir aslında. Vücut, zekâyla birleştiğinde ortaya çıkan şey yalnızca galibiyet değil; estetik bir güç gösterisidir.

Bir ringin ortasında, sadece fiziksel olarak değil ruhsal olarak da hazır olan bir boksör; tıpkı sahnede bir dansçı gibi izlenmeye değerdir. Onun dik duruşu, özgüveni, odaklanmış bakışları ve dengeli hareketleri erkekliğin kaba bir şekli değil, incelmiş bir hali olur. Nasıl ki bir Flamenko dansı kadınlara gizem ve cazibe katıyorsa, boks da erkeklere bir tür asaleti yükler.

Boks yapan bir erkeğin vücudu, yalnızca kaslarla dolu değildir. Aynı zamanda kendine hâkimiyetle, disiplinle ve derin bir içsel güçle yoğrulmuştur. O yumruklar sadece karşı tarafa değil, içindeki korkulara, zayıflıklara, kararsızlıklara da atılır. Bu yüzden ring sadece bir dövüş alanı değil, karakterin şekillendiği kutsal bir meydandır.

Toplum, bazen duyguları gösteren erkekleri zayıf sanır. Ama ringe çıkan bir boksör bilir ki; duygusunu bastıran değil, duygusunu yöneten güçlüdür. Tıpkı Flamenko'da ağlayarak dans eden bir kadının hâlâ güçlü ve zarif olması gibi… Boks yapan erkek de zarif olabilir. Çünkü gerçek zarafet, en sert anlarda bile ruhunu kaybetmemekte gizlidir.

İşte bu yüzden ben diyorum ki; boks, erkek ruhunun hem gücünü hem de estetiğini ortaya çıkaran bir sanattır. Ve bu sanat, yalnızca dövüşerek değil, düşünerek, hissederek ve insan kalarak yapılır.

Sonuçta hayat da bir ring değil mi? Kimimiz mücadele eder, kimimiz dans eder. Ama asıl mesele, hayatın ortasında yıkılmadan dimdik durabilmektir bir boksör gibi…

Birol Fıçı Diğer Yazıları

Balıkesir’de Sporun Sessiz Gücü

Balıkesir, sporla hem gençliğini diri tutabilir hem de Türkiye'ye örnek bir şehir haline gelebilir.

Kurban Bayramı: Dün İle Bugün Arasında Köprü Kurmak

Bayram Sabahları

BABALAR GÜNÜ

Yılın en anlamlı günlerinden biridir Babalar Günü

Eğitimin Toplumsal Gücü:

Süreklilik Arz Eden, Derin Bir Süreç

TOPRAĞIN ÜÇ SAÇ AYAĞI:

Tarım, Hayvancılık, Çiftçi

KONFORLA VİCDAN ARASINDA:

İKLİM KANUNLARI MI, ÖZGÜRLÜĞÜN KAYIP NOKTASI MI?

SPORUN SESSİZ GÜCÜNDEN EVRENSEL GÜCÜNE

Fifa Dünya Kulüpler Kupası maçlarını izlemek

6 EYLÜL MİLLİ FUARI

Balıkesir’in Kaybolan Neşesi

MÜZİĞİN DUYGUSAL GÜCÜ:

Kalbin Konuştuğu Dil

BALIKESİR KENDİ KADERİNİ YAZABİLİR Mİ?

Balıkesir nasıl gelişir, nasıl değişir, nasıl kendi kendini geliştirir?

DEPREM NEDİR?

YERİN SESSİZ İSYANI

balikesirticaretplatformu.com 100 Yüze Danışmanlık İştirakidir.
© Telif Hakları 2021. Tüm hakları saklıdır.
balikesirticaretplatformu.com 100 Yüze Danışmanlık İştirakidir. ComveCom
© Telif Hakları 2021. Tüm hakları saklıdır.