DEPREM NEDİR?
YERİN SESSİZ İSYANI
Deprem… Yerin derinliklerinden gelen bir uyarı, bazen de saniyeler süren ama hayatımızı değiştirecek kadar güçlü bir sarsıntıdır.
Bilim insanları depremi, yer kabuğunda biriken enerjinin ani olarak açığa çıkması ve dalgalar hâlinde yayılması olarak tanımlar. Ama bizler için deprem, çoğu zaman ürkütücü bir korku, evimizin ve yerin sallanması, yüreğimizin hızla çarpmasıdır.
Yerkabuğu, dev plakalar hâlinde hareket eder. Bu plakalar birbirine sürtünür, çarpar veya ayrılır. Yıllar boyu süren bu hareketlerde gerilim birikir. Bir noktada bu gerilim, kayaçların dayanma gücünü aşar; işte o an kırılma gerçekleşir ve deprem olur.
Sarsıntının merkezine odak (hiposantır) denir. Eğer bu nokta denizin altındaysa, bazen depremden sonra bir tsunami tehlikesi de oluşur.
Türkiye, bu gezegenin en hareketli fay hatlarından biri olan Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alıyor. Yani deprem, bizim için uzak bir olasılık değil; hayatımızın kaçınılmaz gerçeği. Balıkesir de dahil birçok ilimiz, bu fayın gölgesinde yaşıyor.
Deprem, doğanın düşmanlığı değil, yerkürenin varoluş biçimidir. Onu engelleyemeyiz ama onunla yaşamayı öğrenebiliriz. Bilimle, mühendislikle, bilinçle… Çünkü deprem öldürmez; bilinçsizlik öldürür.
Unutmayalım, yeryüzü milyonlarca yıldır sarsılıyor. Bizim sorumluluğumuz, bu sarsıntılar karşısında hayatlarımızı, sevdiklerimizi ve şehirlerimizi korumak.
Balıkesir… Zeytin ağaçlarının gölgesinde, mis gibi deniz kokusuyla, ovalarından bereket fışkıran bir şehir. Ama bu huzurlu manzaranın altında, sessizce bekleyen bir tehlike var: deprem.
Coğrafyamız, yalnızca bereketli topraklarıyla değil, aynı zamanda aktif fay hatlarıyla da biliniyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın uzantıları, Edremit Körfezi'nden Manyas'a, Dursunbey'den Gönen'e kadar şehrimizi farklı yönlerden sarıyor. Tarih kitaplarında, Balıkesir'in 1898'de ve 1944'te yaşadığı yıkıcı depremler hâlâ kayıtlı. Yani deprem, bizim için “olur mu?” sorusu değil, “ne zaman olur?” sorusudur.
Ne yazık ki bu gerçeği çoğu zaman unutuyoruz. Birkaç hafta konuşulup sonra gündemden düşen deprem haberleri, yerini günlük telaşlara bırakıyor. Ama yerin altındaki faylar, bizim unutkanlığımıza aldırmıyor.
Hazırlık sadece depreme dayanıklı betonarme binalar yapmakla bitmiyor. Deprem; bilinç, planlama ve dayanışma işi. Uzmanların eşliğinde gerekli tüm tedbirlerin vakit kaybetmeden bir an önce alınması gerekir. Bu göz ardı edilemeyecek ve geçiştirilmeyecek kadar önemli bir konudur. Her mahallede toplanma alanlarını bilmek, ailece bir acil durum planı yapmak, evimizin kolon ve kirişlerine yük bindirmemek ve evimizin depreme dayanıklılık raporunu yaptırmak. Bunlar küçük ama hayat kurtaran adımlardır.
Balıkesir olarak biz, bir zeytin ağacının kökleri gibi birbirimize sarıldığımızda ayakta kalabiliriz. Depremi durduramayız ama yıkıcı etkisini azaltabiliriz. Unutmayalım, “hazırlık” yalnızca devletin değil, her birimizin sorumluluğu.
Şehrimiz, sessiz tehlikeye karşı sessiz hazırlığını tamamladığında, işte o zaman gerçek anlamda depreme hazırlıklı güvenli bir Balıkesir'den söz edebiliriz.