Sistemimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için yasal mevzuata uygun çerezler kullanılır. Balıkesir Ticaret Platformu’yu kullanarak bu çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi için çerez politası sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Hayatımızda pek çok kez karşılaştığımız bir durumdur: Bilgisi olan kişi karar veremez, karar vereni ise bilgi sahibi yapmazlar. Modern toplumlarda genellikle yönetim, yöneticiler ve bürokratik sistemler tarafından şekillenirken, karar alıcılar çoğunlukla gerçek bilgiye sahip olmayan, ancak pozisyon sahibi kişilerdir. Oysa toplumları ileriye taşıyan, doğru kararlar almak için bilgi sahibi olmanın önemidir. Ne yazık ki, çoğu zaman bu bilgi ve yetki birbirinden uzak kalır.
Bilgi ve Yetki Arasındaki Uçurum
Birçok devlet dairesinde, şirketin yönetim katlarında veya farklı kurumlarda bilgi sahibi kişiler, çoğunlukla en alt seviyelerdeki çalışanlardır. Bu kişiler, alanlarında derinlemesine bilgi sahibidir, ama bir yönetim kararı almak, strateji belirlemek gibi yetkiler onlara verilmez. Çoğu zaman, bu yetkiyi elinde bulunduranlar ise o kadar uzakta ve karmaşık bir bürokrasi içindedir ki, ihtiyaç duydukları bilgiyi edinmeleri neredeyse imkansızdır.
Müslümanlarının kitabında Nisa süresi 58.Ayatte Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. *Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir.
Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir.*
Bu durumun en temel nedeni, hiyerarşik yapıların çoğu zaman pratikten ve gerçek ihtiyaçlardan çok, güç dinamiklerine dayanmasıdır. Yönetici pozisyonundaki kişiler, genellikle eskiyen, geleneksel yöntemlerle işe alındıkları için günümüzün hızla değişen dünyasına ayak uydurmakta zorlanırlar. Diğer yandan, alt kademedeki çalışanlar, en güncel verilere ve deneyime sahip olabilirler, ancak bu bilgilerin etkili bir şekilde karar alma süreçlerine yansıması genellikle zordur. Ülkemizde meslek gruplarında genellikle spor kulüplerinde siyasi otorite ile yönetiliyor ise baskı ve torpil mekanizması maalesef çok iyi çalışmaktadır. Hâlbuki Avrupa'da öylemi profesyoneller tarafından yönetiliyor ve A,B ve C planları bulunmaktadır. Teknik Direktörü oldu bittiye gelmeden kulübün bir oyun felsefe ve formatı ile uyum göstermektedir. Şirketler ise durumun başka zor kısımları bulunmaktadır. Aile yapısına kökten bağlanan ve Şirket yönetiminde duygusal görev dağılımı ile ileride batma tehlikesinin fiilinin ateşlediklerini farkında olmadıklarını düşünüyorum. Liyakat olmayan bir kurumlarda mutlaka krizi yaşayacaktır.
Bilginin Gücü ve Yetkinin Zayıflığı
Bilgi gücün temel kaynağıdır. Ancak, bir yönetici veya lider pozisyonunda olan kişinin, sadece bilgiye dayalı kararlar almak yerine, genellikle duygusal, politik veya kişisel faktörler üzerinden hareket etmesi durumu, bilgiye dayalı karar almanın önündeki engellerden biridir. Bu noktada, yönetici olan kişinin, alacağı kararın sonuçlarını ne kadar derinlemesine düşündüğü büyük önem taşır.
Birçok kez, " Yetkili " kişilerin aldıkları kararların, ancak durumun gerçekliklerinden uzak, yüzeysel bir değerlendirmeye dayalı olduğunu görürüz. Bu da, kurumların ve toplumların en verimli şekilde işlemesine engel olur. Çünkü bilgi ile yetki arasındaki bu uçurum, sağlıklı bir karar alma sürecinin önünde ciddi bir engel oluşturur. Bu sorunun en önemli nedenlerinden biri ise, yetkililerin bilgiye ve uzmanlığa ne kadar değer verdiğidir.
Toplumların Geleceği İçin Değişim Zamanı
Peki, bu durumun değişmesi mümkün mü? Evet, kesinlikle mümkün. Bu değişim, toplumsal yapının her düzeyinde, bilgiye saygı gösteren, bilgiyi karar alma sürecine dâhil eden bir kültürün inşa edilmesiyle başlayabilir. Bunun için öncelikle yöneticilerin ve liderlerin, bürokratik yapılarından çıkarak, bilgiyi merkeze koyan bir yönetim anlayışına geçmeleri gerekir. Bu, sadece profesyonel anlamda değil, aynı zamanda politik ve sosyal hayatta da büyük bir değişimi işaret eder.
Eğitim, uzmanlık ve bilgi, yalnızca belirli bireylerin tekelinde olmamalıdır. Bu değerlerin herkes tarafından erişilebilir olması, toplumların daha sağlıklı ve verimli bir şekilde yönetilmesine olanak tanır. Bilgiyle donanmış ve yetkilendirilmiş insanlar, geleceğe daha umutlu bakabilirler.
Sonuç Olarak
Eğer bir toplumda bilgi ve yetki arasındaki uçurum giderilirse, o toplum daha güçlü bir yapıya sahip olur. Bilgiyi sahiplenen ve karar verici pozisyonlarda olan insanlar arasındaki bu engel, ancak toplumsal bir dönüşümle aşılabilir. Yönetici ve liderlerin daha fazla bilgi edinmeleri, bilgiyi doğru şekilde kullanmaları ve bilgiye dayalı kararlar almaları, hem bireysel hem de toplumsal anlamda daha sağlıklı bir geleceği mümkün kılar. Bu, sadece daha etkili bir yönetim değil, aynı zamanda daha adil ve sürdürülebilir bir toplumun da temelini atar.
ÜZÜLDÜK..
Gemi su alır ise hep beraber batarız
Yapmak İstemeyen Mazeretini Bulur
Gerçekten hazır mısın?
Memleket dediğin yer, çocukluğunun saklandığı en güzel köşedir
Başlamak, en güçlü eylemdir
Sporcu, sadece sahada değil hayatta da kazanır
Marka teknik direktör olmak, başarıyı garantiler mi?
Bazen öyle bir an gelir ki, her şey üst üste gelir
Hepimizin bir “güvenli limanı” vardır