Sanatçı Enflasyonu

Bir gün muhabir oldunuz, mikrofonu elinize aldınız, sokağa çıktınız karşınıza çıkan herhangi birine sordunuz, aklınıza ilk gelen sanatçılar kimlerdir?

Bir gün muhabir oldunuz, mikrofonu elinize aldınız, sokağa çıktınız karşınıza çıkan herhangi birine sordunuz, aklınıza ilk gelen sanatçılar kimlerdir?  “Sanatçı? …hmm   mmmm? Hülya Avşar, …İbrahim Tatlıses,…Burcu Esmersoy…  bir de bizim gardrobu  yapan İsmail Usta …..aaa... Unutmayalım,  sanayiden kaportacı Ahmet Usta, adam bir düzeltme yapıyor, orijinalinden ayırt edemezsin.” …Ohhh...! ortalık sanatçı kaynıyor… Sahi Burcu Esmersoy ne iş yapıyordu…?

Bir keresinde televizyonda görmüştüm, mankenler toplanmış röportaj yapıyorlar, söze başlarken “biz sanatçılar” demişti, çok gülmüştüm. Yüzünü sık sık gördüğüm, ama ne iş yaptığını bilmediğim bir sürü “sanatçı” var…

Ömrünü müziğe harcamış, bugün 84 yaşında, hala şarkı söyleyen, sahneye çıkan, çocukluğumdan beri zevkle dinlediğim, Alpay ile bir röportajda, repoter; “siz bir sanatçı olarak” diye soru sormaya başlamıştı ki Alpay hemen “yok” dedi “ben sanatçı değilim, sadece yorumcuyum” hadi buyurun…

Yukarıda paragrafta bahsettiğim marangoz, kaportacı veya tamirci çok iyi usta olabilir çok iyi zanaatkâr olabilir ama sanatçı değildirler. Sanayideki ustalara sanatçı diyenler mi ararsın, manken ve sunuculara da sanatçı diyenler mi. Kimi kavram kargaşasından, kimi de sık sık yüzü göründüğü için sanatçı oluveriyor.

Endüstri meslek liselerine sanat okulu diyenler de çok, “neden sanat okulu ?” diye soracak olursanız “sanat öğreniyorlar da ondan” yanıtını alırsınız, bu da yanlış. Sanat okulu deyince resim, müzik, bale, tiyatro gibi eğitimler akla gelmeli. Daha garip bir durum var, Pek çok endüstri meslek liselerinin girişinde Mustafa Kemal Atatürk'ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” Yazısını görebilirsiniz. Burada Ata'mızın bahsettiği, yazıda geçtiği gibi sanat, zanaat değil.

Manken, dizi oyuncusu iken müzik hocasından iki ay ders alıp “ses sanatçısı” olanlar, hobi olarak veya emekli olduktan sonra resim atölyesine kurs alıp üç ay sonra ressam kartviziti çıkartanlar... Güler misin ağlar mısın...?

Atamız, “Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz. Hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatçı olamazsınız” demiş ne güzel söylemiş.  Buna ilaveten, “herkes sanatla uğraşabilir ama herkes sanatçı olamaz.” da diyemez miyiz?  Bir kişi “ben sanatçıyım” diye ortaya çıkmamalı o etiketi elde etmek hiç de kolay değildir, o kişinin emeği, bilgi birikimi, işlerinin niteliği, yaratıcılığı ve yaptıklarının orijinalliği ona bu etiketi zaman içerisinde kazandıracaktır.

Farkında mısınız? Fotoğraf sanatçıları da dijital makine çıktıktan sonra katlamalı olarak arttı…        36'lık negatif film takılan analog makineyle fotoğraf sanatçısı olabilen sanatçılara buradan selamlarımı gönderiyorum.

Bu konuda yanlış anlaşılmak da istemem,  sanatla uğraşmak sadece sanatçıların işi demiyorum,       sanatçı olmayıp da resim yapan, enstrüman çalan,  amatör tiyatroda yer alan, şiir yazan,  kısacası sanatla ilgilenen herkesi seviyor ve takdir ediyorum. Sanatla uğraşan insanlar çoğaldıkça dünyanın daha güzel olacağına inanıyorum. Hitler, Viyana Güzel Sanatlar Akademisi yetenek sınavını kazansaydı belki ikinci dünya savaşı olmayacaktı, insanlar bu kadar acıya şahit olmazdı.

Sanatla kalın.