Sistemimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için yasal mevzuata uygun çerezler kullanılır. Balıkesir Ticaret Platformu’yu kullanarak bu çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi için çerez politası sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Önce bir düşünce ile sezgilerin farkına bakalım. Düşünce 2x2=4 dür. Düşünce analiz etmektir. Sezgiler ise kendi radyo istasyonumuzu bulmaktır. Alıcıdır. Sezgi; iletim yoluyla gelir. Hızlı hareket eder. Çok hızlıdır, yakalamak gerekir. Birçok insan sezgilerini kaçırır çünkü düşünüyordur. Fotoğraf makinası flaşı gibi hızlı gelir ve gider. O nedenle ya anlamaz ya da hatırlamayız. “Bu amma tuhaf ve de anlamsız bir şey” deriz. Aslında bu aklın bizlere her zaman yaptığı tuhaf ve yoldan çıkaran bir açıklamadır. Buna hazırlıklı olmamız lazım. Çünkü karar verirken aklımızın dışında bir yeri yani sezgilerimizi dinlemek risk almaktır. Hayatımıza her zaman müdahale eden akıl hemen yorum yapar. Bazen bu annenizin sesi olabilir, ya da aileden, çevreden birisinin sesi. “Sen kim oluyorsun da bu önemli kararı aklını değil de sezgilerini dinleyerek veriyorsun, sezgiler de neymiş, nerden çıktı şimdi”. Bütün bu negatif sesler yükselecektir. O nedenle hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Batı kültürlerinde bizleri sezgilerimizi dinlemekten alıkoyan bir sistem vardır. Bu oldukça yaygındır. Teknolojinin fazla gelişmiş olması bu durumu tetikler. En acısı da aklımızın kararlarda baskın olduğu bu durumun farkında bile olmamaktır. İçerdeki “bu kadar fazla düşünme” diyen küçük sesi büyütmek, motive etmek için hiçbir şey yapmayız. Bilim dergisinde okuduğum bir makale “büyük kararlar söz konusu olduğunda hemen karar vermek yerine üstüne bir uyumak gerekir” diyordu. Bu oldukça geleneksel yazan bir bilim dergisi için oldukça farklı bir açıklamaydı. ‘Örneğin iş değiştirmek, taşınmak gibi önemli bir karar verirken düşünüp durmaktansa uyumanın sonucu daha iyi olacak. Aşırı düşünmek sağlıklı karar almanıza engel olur' diyordu.
Kafanız bir şeye takıldığında, çıkış bulamadığınızda durmadan o konuda düşünmenin hiçbir faydası olmuyor. Bu noktada bir dengeye ihtiyacınız var, sezgi ve içgüdülere. Bilim dergisinin bu konudan bahsetmesi son derece heyecan vericidir. Çünkü bu dergiler kendisini takip eden bilimle alakalı okuyucularına istatistik, deneyler sonucunda ispatlanmış konuları yazar. Eğer karar verirken düşünmeyi bırakın üstüne uyuyun diyor ise bence bu esaslı bir konudur. Benim çocukken keşfettiğim sezgileri dinleme konusunu batı kültürlerinin desteklememesi sebebiyle bu makale son derece önemli bir adımdır. Makale ‘analiz etmek, düşünmek tek çözüm değildir, ‘spontan/odaklanılmamış iç sesi' (sezgilerden böyle bahsediyor) de dinlemek karar vermenize yardımcı olacaktır‘ derken birçok araştırma ile bu tezini pekiştiriyor.
Sezgisel karar almak için birkaç adımı takip etmek gerekir.
Önemli bir karar verirken bunlardan birisine başvurabiliriz. Eğer bir tanesi işe yaramaz ise diğerine gideriz. Ben danışanlarımı dinlerken sadece aklımla değil, sezgilerimle de dinlerim. Aklım her şeyi anlamama tek başına yeterli olmaz. Sezgilerimle de dinlerim ki konuşulmayanı da duyabileyim. Sen de aynı şekilde dinlemeye başla. Karar verirken yukarıdaki metotları kullan.
İş hayatında 17 sene boyunca yönetici davranışlarını gözlemleme imkânım oldu. 9 farklı milletten yöneticilerle çalıştım.
Mentorluk seansına gelen iş adamı danışanım bir çıkmaza girmiş.
Hayatına yeniden adım AT demek kolay ancak herkes yapamıyor.
Hayata yeniden adım AT
Neden kontrolü bırakamıyoruz? Temelde şu iki sebepten kontrolü elden bırakamıyoruz...
Dünyayı kontrol etmeyi bırakmak kolay değil. Bu küçük alıştırmalar bizlerin kendimizi akışa bırakmamıza yardımcı olacak.
Sevgili Barış Manço beni ölüm günümde değil de doğum günümde anın demiş. 2 Ocak günü onu anarken ve yeni yıl yazımı yazarken onun bu şarkısını başlık yaptım. Bu başlık tam da yazmak istediğimi anlatıyor.
Bu haftanın başlığı da MFÖ den geldi. Biz Bodrum’u anlatmayacağız. Konumuz kendimiz.