Şeker Portakalı, José Mauro de Vasconcelos tarafından yazılan Rio de Janeiro'da geçen otobiyografik bir romandır. Romanda hayatının çoğunu hayal gücünde yaşayan, erken gelişmiş ve yaramaz bir çocuk olan beş yaşındaki Zeze ile tanışıyoruz. Zeze, hayatta kalan yedi kardeşin en küçüğüdür. Babaları işsiz olduğundan anneleri, aileyi ayakta tutmak için bir fabrikada uzun saatler geçirmek zorunda kalıyor. Şehirde onlar gibi yoksulluk içinde yaşayan pek çok aile var ama Zeze, özellikle Noel'de kaliteli yemek veya hediyeler için para olmadığında, durumlarının daha da kötü olduğunu düşünüyor. Zeze, kendisinin şeytan bir çocuk olduğunu ve hiç doğmasaydı daha iyi olacağını söyleyen insanlardan düzenli olarak dayak yiyordur.
Kira borçları dayanılmaz hale geldiğinde Zeze ve ailesi yeni bir eve taşınır. Zeze, arka bahçede yeni arkadaşı olacak küçük bir portakal ağacını görür. Küçük kardeşiyle arka bahçeyi heyecan verici yeni hayal dünyalarına dönüştüren oyunlar oynarlar. Zeze, okulda iyi kalpli öğretmenine saygı duyar, onu memnun etmek için iyi davranır ve derslerinde giderek iyiye gitmeye başlar. Zeze, ayakkabı cilalayarak ve bir şarkı kitabı satıcısına yardım ederek elinden geldiğince para kazanır. Varlıklı bir yetişkinde ona şefkatin var olduğunu öğreten bir arkadaş edinir. Zeze'nin kaçışları şüphesiz yaramazdır ama o kadar düzenli olarak cezalandırılır ki şiddetli bir şekilde kendisini sevimsiz olarak görmeye başlar. Zeze, etrafındaki yetişkinleri taklit ederek yalan söyleyip küfreder, ancak kabul etmesi gereken hayatın adaletsizliğini içten içe hisseder. Düşüncelerini dinlediğine ve karşılık verdiğine inandığı küçük portakal ağacı ile paylaşır.
Zeze için kurnaz bir çocuk diyebiliriz ama asla kötü niyetli olduğunu düşünmezsiniz, ancak zaman zaman kötü muamele gördüğünde intikam düşüncelerini barındırdığını görürüz. Şair olmayı hayal eder, müzikte güzelliği bulur, öğrenmeye ve görmeye heveslidir. Zeze'nin günlük hayatının dokunaklı olmasının yanı sıra, kitap; söylediği uygunsuz sözler gibi mizahlar da içerir. Karşılaştığı yetişkinlere, aklına gelen soruları filtresiz, yeni sözcükler ve anlamlarından zevk alarak sorar. Bu alışılmadık küçük ama okuyucuyu kendine çeken bir hikayedir. Yazar, Zeze'nin içinde bulunduğu koşullardaki sıkıntısını ifade etmek ve yaratıcı başa çıkma stratejileri arasında ince bir denge kuruyor. Çocuğun hayatının acımasızlığı açık ama anlatım asla ağır gelmiyor. Anlayışlı, yalnız bir çocuğun gözünden bir hayatta kalma ve aşk arayışı hikayesini okuyoruz.
Esin İNCE