Z Kuşağının Hedefindeki Dünya Algoritması

Düşünce özgürlüğünün ilk havarisi olarak görülen Giordana Bruno 1548 yılında İtalya’da dünyaya gelen bir filozof, rahip, gökbilimci ve okülistti.

Düşünce özgürlüğünün ilk havarisi olarak görülen Giordana Bruno 1548 yılında İtalya'da dünyaya gelen bir filozof, rahip, gökbilimci ve okülistti. Bruno evrenin sınırlı olmadığını ve eş dağılımlı olduğunu savundu, evrende dünyadan başka birçok gezegenin varlığının bulunduğunu söyledi. Bunların sonucunda aldığı bir madalya olmadı tabi ki tam aksine aykırı bir görüşü dile getirmesinden dolayı 1600 yılında Roma Katolik Kilisesi'nin Engizisyon Mahkemesinde yargılanıp sapkın ilan edildi ve Roma'da diri diri yakılarak idam edildi.

Z kuşağı olarak dünyaya gelmenin, Bruno'nun yaşadıklarından çok daha zor olduğunu düşünüyorum. Yıllardır bir çığ gibi büyüyen ve gelişen teknolojinin faydalarını yazmakla bitiremem fakat bu fayda ve yararlar doğrultusunda nelerden vazgeçildi bunu sorgulamamız gerekiyor. Hayatlarımıza yön veren teknolojiyi Z kuşağı ne kadar tanıyor esas sorun burası, çok az bir kısmı günümüzdeki teknoloji anlamaya çalışırken kalan kısım sosyal medyada beğeni sayısını nasıl artıracağını anlamaya çalışıyor. Her zaman daha iyi olmasını gerektiği dayatılmış bir nesil kolay yolu bu şekilde buluyor. Bir kitabı okumak yerine, bir sayfanın resmini çekip sosyal medyada paylaşmak onları daha bilgili gösteren bir illüzyon değil mi?  Burada anlatmak istediğimi daha net ifade edeyim, şuanda dünyayı kasıp kavuran yapay zeka teknolojisi yakın geleceği görmemizi sağlıyor ve bu teknolojiyi sadece veri ile besleyebiliyoruz ve Z kuşağı ömür boyu bu bilgiyi vermekten rahatsızlık duymayacak (günümüzde konuştuğunuz şeylerin reklam olarak karşımıza çıktığını fark ediyoruz fakat bir önlem almıyoruz), veriler belirli bir sayıya ulaştığı zaman (şuanda bile neyi satın almamız gerektiği, ne izlememiz gerektiği, ne yememiz gerektiği, ne okumamız gerektiğini bizlere basit yapay zeka algoritmaları sunabiliyor ) makinalar kendi kendilerini geliştirmeye başlayamayacaklar mı? Söylemek istediğim asla Matrix gibi bir gelecek değil sadece şu an kullanılan birçok algoritma aslında bir öncekinin geliştirilmiş versiyonu ve bu geliştirmeyi makinalar kendileri yapabildiği zaman teknolojinin ilerleme hızı akıl almaz bir şekilde artacaktır. Z kuşağının da en önde çıkan özelliğinin aciliyet ihtiyacı ve bireysel bağımsız olmaya önem vermemeleri olduğunu düşünürsek bizlerin ne isteyeceğini hep öngören bir sistemde tembelleşmeye mecbur kalacağız. Bununla birlikte sosyal medya daha fazla güç kazanacak ve beşerî ilişkiler ortadan kalkacaktır. Yazdıklarım size hayal gibi gelebilir fakat bahsettiğim olaylar çokta uzak olmayan bir gelecekte gerçekleşecek. (İkinci Dünya Savaşı'nın üzerinden 75 yıl gibi az bir zaman geçmesine rağmen teknoloji o zamana göre akıl almaz boyutlara ulaşmadı mı?). Tabi bunların yanı sıra tüketimde aynı orantıda artacaktır. Enerji kaynaklarının yetersizliği, küresel ısınma ve benzeri birçok sorundan bahsetmiyorum bile.

 

Bizler tabi ki de bu durumu değiştirme gücüne sahibiz. Bizlerin sonraki nesillerin merak duygusunu uyandırmamız gerekiyor, merak bilgi ihtiyacını, bilgi sorgulama ihtiyacı oluşturacaktır. Sorgulayan bir nesil ve anlattığım teknolojinin birleşmesini veya sorgulamayan bir nesil ile anlattığım teknolojinin birleşimlerini hayal edin. Z kuşağını bekleyen geleceğin bugün bizim elimizle oluştuğunun bilincinde olmamız gerekli. Elon Musk'ın bugün tüm dünyaca konuşulacak işler yapmasını sağlayan 420 yıl önce Giordana Bruno'nun evreni merak etmesi değil miydi?

 

Mert Yandımata
Endüstri Mühendisi - Girişimci
Yazılım Mühendisliği ve Psikoloji Öğrencisi